Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5764 E. 2014/503 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5764
KARAR NO : 2014/503
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2011/205-2013/119

Taraflar arasındaki eski hale getirme, mümkün olmadığında tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili ve dava dışı diğer arsa maliki ile davalı arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi aktedildiğini, sözleşme uyarınca arsa tapusunun davalıya devredildiğini, sonrasında davalı tarafından sözleşmeye ve ilk projeye aykırı olarak otopark alanı ve odunluk-kömürlük alanları iptal edilerek kendisine ait işyerine dönüştürüldüğünü ileri sürerek, öncelikle yapının ilk projeye uygun hale getirilmesini, bu mümkün olmadığı taktirde, davalının proje tadilatı neticesi elde ettiği haksız kazancın tespiti ile şimdilik payları oranında 19.000,00 TL’nin ve bu durumun tespitine ilişkin Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/95 D.iş sayılı dosyasında yapılan 975,00 TL masrafın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeye ve mevzuata aykırılığın söz konusu olmadığını, yapılan proje tadilatından davacının bir zararının doğmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa maliklerine birer daire verileceği, kalan bağımsız bölümlerin yükleniciye ait olacağının yazılı olduğu, ilk projede otoparkın gösterilmesi, tadilat projesi ile otopark katılım bedelinin ödenmesiyle otoparkın kaldırılması ve işyeri deposuna dönüştürülmesinin imar mevzuatına uygun olduğu, sözleşmede otoparka dair herhangi bir madde yazılı olmaması nedeniyle tadilat işleminde sözleşme şartlarıyla bir uyumsuzluk olmadığı, tadilat sırasında davalının tek tapu maliki olması nedeniyle proje tadilatı için başka kişilerden izin ve imza almasına gerek bulunmadığı, sözleşmede bahsi geçen bodrumun bir mevkii olup bodrumdan davacıya kullanım hakkı verileceği yönünde sözleşmede hüküm bulunmadığı, sözleşmede davacıya bir bağımsız bölümün verileceğinin kararlaştırılması ve bu bağımsız bölümün de davacıya verilmiş olması nedeniyle davacının talep hakkının bulunmadığı gibi sözleşmeye aykırılığın da mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı olarak yapılan imalatların eski hale getirilmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı ve dava dışı arsa maliki M. Y. ile davalı arasında 24.03.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, arsa maliklerinin sözleşme imzalanmasıyla birlikte adlarına kayıtlı tapuları yükleniciye devrettikleri, yüklenicinin 01.11.2006 tarihli ilk projede yer almamasına rağmen yapmış olduğu 14.02.2008 tarihli tadilat projesi ile binanın ısıtma sisteminde, otoparkında, odunluk ve kömürlüğünde değişiklik yaparak ısıtma sistemini doğalgaza çevirttiği, otopark, odunluk ve kömürlüğü kaldırarak kendisine ait işyeri deposuna ilave ettiği anlaşılmıştır. Arsa sahipleri tarafından yükleniciye sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte yapılan devirlerin avans niteliğinde olduğu karine olup, sözleşmenin 16. maddesinde de arsa sahiplerinin tapudaki hissesini teminat karşılığı devretmiş sayılacaklarının kabul edildiği görülmüştür.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 356/1. maddesinde “Müteahhitin mesuliyeti, umumi surette işçinin hizmet akdindeki mesuliyetine dair olan hükümlere tabidir.” hükmü benimsenmiş, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 471/1. maddesinde bu yükümlülük “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.” şeklinde açıklanmıştır. Bilindiği üzere, eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri niteliği itibariyle güven esasına dayanır. Aslolan karşılıklı güven duygusu ve iyiniyetin varlığıdır ve taraflar arasındaki hukuki ilişkide tarafların dürüstlük kuralları çerçevesinde davranışlarına da bakılmalıdır.(15. H.D’nin 06.12.2006 tarih ve 4522 Esas, 7157 Karar sayılı ilamı) BK.m. 356. (TBK’nın 471.) maddesinde belirtildiği üzere, yüklenici üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Buna aykırı eylem ve işlemler sözleşmenin sona ermesine neden olabilecektir.(23.H.D’nin 03.07.2012 tarih ve 1915 Esas, 4581 Karar sayılı ilamı).
Saptanan bu hukuksal durum karşısında, somut olaya gelince; mahkemece, yapılacak olan binada bir daire alacak olan davacının otopark, odunluk ve kömürlük gibi ortak alanlardan yararlanma hakkı bulunduğu halde yüklenicinin, arsa sahiplerinin projeye onaylama anlamına gelen imzaları alınmadan, bilgisi ve rızası dışında dairelerinin ortak alanlardan yararlanma hakkını engelleyecek, arsa maliklerinin alacakları konutların değerini düşürecek ve yalnızca kendi yararına değer oluşturacak nitelikte yapmış olduğu tadilat projesinin TMK’nın 2. maddesine ve yukarıda özetlenen ilkeye aykırı olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.