Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5701 E. 2014/657 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5701
KARAR NO : 2014/657
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2012
NUMARASI : 2010/294-2012/150

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. M.. A.. ile davalı vekili Av. L. B..’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –

Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 01.05.2008 tarihli hizmet sözleşmesi uyarınca müvekkil şirketçe sağlanan hizmet bedelinin davalı yanca ödenmediğini, faturaların iade edildiğini, tahsil için başlatılan icra takibinin de davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve asgari %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin 01.01.2010 tarihinde feshedildiğini, faturalara konu hizmetin sunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, feshe ilişkin ihtarnamenin davacıya tebliğ edilmediği, davalının 16.02.2010 tarihine kadar davacıdan hizmet almaya devam ettiği, fesih nedenlerinin BK’nın 106. ve 108. maddelerinde sayılan fesih sebeplerinden hiçbirisine uymadığı, feshin hukuken geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.003,00 TL asıl alacak ve yapılan ödemeler dikkate alınarak işlemiş 7,90 TL reeskont faizi yönünden itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve asıl alacağa değişen oranlardan reeskont faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyizi yönünden:
5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 1.690,00 TL’dir. Dava dilekçesinde, 382.115,17 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesi istenilmiş, mahkemece, 1.003,00 TL asıl alacak ve
7,90 TL yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir. Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyizi yönünden:
Taraflar arasında 01.05.2008 tarihli hizmet sözleşmesinin imzalandığı ve takibe konu alacak ve faturaların da bu sözleşme ile ilgili olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Mahkemece, davalının 16.02.2010 tarihine kadar davacıdan hizmet aldığı, fesih iddiasına rağmen hizmet alımının devam ettiği ve bunun da iyiniyetli bir davranış olmadığı, dolayısıyla feshin hukuki dayanaktan yoksun olduğu kabul edilmesine karşın, hizmet bedeli olarak davacının kabul ettiği ve 18.06.2010 tarihinde icra dairesine ödediği miktarın içinde bulunduğu anlaşılan 1.003,00 TL’ye hükmedilmiş ve böylelikle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durumda mahkemece, öncelikle davacının davalıya hangi tarihe kadar hizmet verdiği, verilen hizmetlerin neler olduğu tek tek saptanmalı, sözleşme hükümleri ve tarafların ticari defterleri dahil göstermiş oldukları tüm deliller de değerlendirilerek varsa davacı alacağı tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Ayrıca taraflar arasında görülen davalara ilişkin İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/798 ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/506 esas sayılı dava dosyaları da getirtilerek görülmekte olan davaya etkileri üzerinde durulmalıdır. Açıklanan nedenlerle, taraflar arasındaki sözleşmenin konusu olan hizmet türü ve mali konularda uzman kişilerin de aralarında bulunduğu bilirkişi heyeti seçilerek, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün davalı yönünden kesin olması nedeniyle reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.