Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5658 E. 2013/7869 K. 10.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5658
KARAR NO : 2013/7869
KARAR TARİHİ : 10.12.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit, ek süre verilmesi, mümkün olmazsa tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında, mülkiyeti diğer davalıya ait arsa üzerinde arsa payı karşılığı inşaat yapılması hususunda imzalanan 12.09.2010 tarihli sözleşmeye aykırı davranan davalının proje tadilat işlemlerini kendi kusuruyla geciktirdiğini, arsalardan birinin zemininin kaya çıkması nedeniyle inşaat işlemlerinin geciktiğini, davalı idarenin müvekkilinin ek süre talebini kabul etmeyerek 29.11.2010 tarihinde tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, akdin feshinin geçersizliğinin ve sözleşmenin halen geçerli olduğunun tesbitini, ifanın tamamlanabilmesi için müvekkiline ıslah dilekçesiyle bildirdiği 789 günlük ek sürenin verilmesini, bu mümkün olmaz ise cezalı olarak çalıştırılmaya devam etmesini, bu talepleri de kabul edilmez ise haksız fesih nedeniyle 10.000,00 TL’nin en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vakıf vekili, müvekkilinin 12.09.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığından taraflarına husumet düşmeyeceğini, sözleşme tarihi itibarıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü Kayseri Bölge Müdürlüğü’nün hasım olduğunu, feshin haklı nedene dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili yüklenici davacının sözleşmeye konu arsalardan biri üzerindeki inşaatı %47 oranında tamamladığını, diğer arsada inşaat ruhsatı dahi almadığını, sözleşmeyi haklı nedenle feshettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen son tarihli bilirkişi raporuna göre; sözleşmeye konu arsalardan birinin zemininin kayalık çıkmasının yüklenicinin sözleşmeden evvel zemin etüdü yaptırmamasından kaynaklandığı, davalı tarafa atfedilebilecek kusur olmadığından bu nedenle ifa için ek süre verilemeyeceği, davalı idarenin kusurundan kaynaklanan proje onaylanması vs. işlemlerin geciktirilmesinin inşaat süresini uzattığı, işin bitirilmesi gereken 02.09.2010 tarihine 879 gün eklenmesi ve buna göre işin bitirilmesi gereken tarihin 29.01.2013 olarak tespit edilmesi gerektiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri arsa payının devrini de gerektirdiği ve tek taraflı feshedilemeyeceği gerekçesiyle, feshin geçersizliğinin tesbitine, davacıya kararın kesinleştiği tarihten itibaren ek 879 gün süre verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmenin ifasının tamamlanabilmesi için ek süre verilmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’unn 281 ve 282. maddeleri hükümlerinde de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği öngörülmüştür.
Mahkemece alınan birinci bilirkişi raporunda davacı yükleniciye (ifanın tamamlanabilmesi için ) 699 gün ek süre verilmesi gerektiği, ikinci bilirkişi kurulundan alınan raporda ise 879 gün ek süre verilmesi gerektiği görüşü bildirilmiş, mahkemece ikinci bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak davacı yükleniciye 879 gün ek süre verilmesine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi kurul raporlarına göre davacıya verilmesi gereken ek süreler arasında 180 gün fark olduğu, dolayısıyla raporlar arasında çelişki olduğu, davalılar vekilinin rapora karşı teknik itirazlarının da cevaplanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, üçüncü bilirkişi kurulundan mevcut iki rapor arasındaki çelişkileri gideren, davalılar vekilinin itirazlarını değerlendiren, önceki raporlara katılma ve ayrılma sebeplerini açıklayan, ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan davalı tarafça yargılama boyunca davacı yüklenicinin inşaata devam ettiği savunulmuş, davacıya gönderilen fesih ihbarnamelerinde inşaatın durdurulmasına dair açık bir ihtarda bulunulmamıştır. Bu durumda mahkemece davalı … tarafından davacı yükleniciye gönderilen fesih ihtarından sonra yüklenici davacının inşaatta çalışmaya devam edip etmediği araştırılarak, şayet inşaatta çalışmaya devam etmiş ise ifa için verilecek ek sürenin sözleşme gereği işin teslim tarihi olan 02.09.2010 tarihine eklenerek, işin bitirilmesi gereken tarihin tesbiti gerekirken, hükmün gerekçesinde bu doğrultuda bir tespite de yer verilmesine rağmen verilen 879 günlük ek sürenin mahkeme hükmünün kesinleştiği tarihten başlatılması da doğru olmamıştır,
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.