Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5497 E. 2014/830 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5497
KARAR NO : 2014/830
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2013
NUMARASI : 2011/179-2013/99

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalı K.. Ö..’in 16.08.2000 tarihinde kooperatif vasıtasıyla Halk Bankası Afyonkarahisar ….Şubesi’nden kredi kullandığını, diğer davalıların ise kefil olduklarını, ancak borcun davalılar tarafından ödenmemesi üzerine müvekkil kooperatifin garanti eden olması nedeniyle bankaya ödeme yaptığını, bu ödemeye istinaden davalılar aleyhine Afyon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2571 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini ileri sürerek, 14.245,73 TL asıl alacağın 24.04.2009 tarihinden itibaren akdi %55 faiz oranı ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinin davacıya borcunun bulunmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirikişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının Afyonkarahisar 2. İcra Müdürlüğü’nün 2003/899 ( yenilenmekle 2009/3258 ) E. sayılı dosyası nedeni ile davalıların yerine T. Halkbankası Afyonkarahisar …Şubesine 9.488,52 TL ödediği, ödeme tarihinden Afyonkarahisar 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2571 E. sayılı dosyasında takibe başlama tarihi olan 24.04.2009 tarihine kadar 3.626,69 TL, bu tarihten dava tarihine kadar 10.866,31 TL faiz işlediği, ödenen 2.500,00 TL’nın faizden düşürülmesi sureti ile faiz miktarının 11.993,00 TL olduğu, bu itibarla davacının davalılardan 9.488,52 TL asıl alacak ve 11.993,00 TL işlemiş faizi toplamı 21.481,52 TL alacağının kaldığı, dava dilekçesinde alacak miktarının 14.245,73 TL olarak gösterildiği, bunun 9.488,52 TL asıl alacak olarak kabul edildiği taktirde 4.757,21 TL’nın işlemiş faiz olduğu, bu itibarla 9.488,52 TL’ye 24.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek faiz oranının % 55 olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 14.245,73 TL alacağın 9.488,50 TL 24.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek %55 faiz oranı ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, 16.08.2000 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak ödenen alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir. Dosya kapsamından davacı kooperatif ile davalılar M.. Ö.., M.. A.., C.. Ö.., H.. Ö..’in müştereken borçlu müteselsilen kefil, K.. Ö..’in asıl borçlu olarak imzaladığı kredi sözleşmesi ile T. Halk Bankası …. Şubesi’nden 3.500,00 TL kredi kullandırıldığı, kredi taksitlerinin ödeme vadelerinin 16.02.2001, 16.08.2001, 16.02.2002, 16.08.2002 ve 16.02.2003 olduğu, Afyon 1. İcra Müdürlüğü’nün 2002/5168 Esas sayılı dosyasında 16.02.2008 tarihinde davacı kooperatif tarafından davalılar aleyhine yukarıda belirtilen vade tarihleri belirtilerek bu vade tarihleri itibariyle oluşan borcun tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, muhtelif tarihlerde kısmi ödemeler yapıldığı ve dosyanın takipsiz bırakıldığı anlaşılmıştır.
Afyon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/3258 Esas (eski 2003/899 E.) sayılı dosyasında, T. Halk Bankası A.Ş. tarafından davacı ve davalılar aleyhine 16.08.2000 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak 14.571,10 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibine başlandığı, dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Afyon 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6897 Esas sayılı dosyasında ise, yine davacı tarafça, davalılar aleyhine 15.11.2004 tanzim, 11.10.2006 vade tarihli 3.500,00 TL’nin tahsili bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, borçlulardan M.. A..’ın maaşından haciz kesintisine başlandığı anlaşılmıştır.
İş bu davanın dayanığı olan Afyon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2571 Esas sayılı dosyasında ise, davacı tarafından davalılar aleyhine 24.04.2009 tarihinde 14.310,13 TL ‘nin tahsili için icra takibine başlanıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı kooperatif tarafından bankaya 01.02.2008 tarihinden itibaren muhtelif tarihlerde 9.488,52 TL ödenmiş olduğu uyuşmazlık dışıdır.Mahkemece, Afyon 1. İcra Müdürlüğü’nün 2002/5168 Esas sayılı dosyasında yapılan ödemelerin davacının bankaya yaptığı ödeme tarihinden önce olduğu belirtilmiş ise de, bu takip dosyasındaki vade tarihleri, kredi sözleşmesindeki vade tarihleri ile aynı olup, mahkemece bankaya yapılan ödeme tarihlerinden önce taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişki olup olmadığı araştırılmaksızın ve kooperatifin bankaya yaptığı ödeme tarihlerinden önce de bu sözleşmeye dayalı olarak takibe geçmesinin mümkün olduğu gözardı edilerek, bu ödemeler nazara alınmamıştır.
Öte yandan, Afyon 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6897 Esas sayılı takip dosyasına konu kambiyo senedi de kredi sözleşmesi ile aynı miktarda olup, mahkemece taraflar arasında bu senedi doğuran herhangi bir ilişki olup olmadığı araştırılmaksızın bu dosyada yapılan ödemeler de dikkate alınmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacı kooperatif vekilinden davalılar ile kooperatif arasındaki borç ilişkisini açıklaması, varsa belgelerini sunmasının istenmesinden sonra kooperatif, defter, kayıt ve belgeleri, banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak Afyon 1. İcra Müdürlüğü’nün 2002/5168 E, Afyon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/3258 E, Afyon 2. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2571 E, Afyon 5. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6897 E. sayılı dosyalarındaki taleplerin mükerrer olup olmadığı, yapılan ödemeler, sonuç olarak davacıların borçlu olup olmadığı ve miktarı konusunda kooperatif uygulamaları ve mali hesap konusunda uzman bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalıların bu yöndeki itirazları karşılanmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 488. maddesinin ikinci cümlesinde “Kefiller gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığı iltizam etmiş iseler her bir borçlu borcun tamamından mes’ul olup ancak diğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını haizdirler.”hükmü kabul edilmiştir. Kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalayan davacı kooperatifin ödediği bedelin tamamını asıl borçludan isteyebileceği, diğer kefillere ise ancak payı oranında rücu hakkını haiz olduğu hususunun da gözardı edilmesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan karar tarihinden önce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, asıl alacak, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal düzenleme gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerele, davalılar vekililinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.