Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5429 E. 2014/1217 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5429
KARAR NO : 2014/1217
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/02/2013
NUMARASI : 2007/1164-2013/215

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tapu iptali ve tescil, tazminat ve müdahalenin men’i davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen 2000/238 E. sayılı davanın kabulüne, bozma ilamı ile birleşen kısımlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalılar-birleşen 2000/238 E. sayılı davada davacılar M.. D.., K.. B.. ve M.. Ö.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
.
Asıl davada davacı yüklenici vekili, müvekkili ile davalı arsa malikleri arasında 03.02.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen kendisine düşen bağımsız bölümlerin tapusunun verilmediğini, sözleşmede, düzenleme tarihi itibariyle 6 kata kadar izin verilmesi nedeniyle 6 kat inşa edileceğinin belirtildiğini, fakat belediye tarafından izin verilmemesi üzerine kesin projenin 5 kat için düzenlendiğini, sözleşmeye göre müvekkiline 1 ve 2 no’lu dükkanlar ile 5, 6, 7, 8, 13 ve 14 no’lu dairelerin isabet ettiğini, 13 ve 14 no’lu daireler yapılmadığından oranın sağlanabilmesi için, arsa maliklerine düşen dairelerden bir tanesinin veya 3 no’lu dükkanın bodrumu ile birlikte müvekkili adına tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, 1 ve 2 no’lu dükkanlar ile 5,6,7,8 no’lu dairelerin ve davalılara düşen 10 no’lu dairenin 8/10’nun veya 3 no’lu dükkanın bodrumu ile birlikte tamamının müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada yüklenici yanında müdahil olan davacılar, yükleniciden daire satın aldıklarını ve henüz tapularını alamadıklarını ileri sürerek, satın aldıkları yerlerin adlarına tescilini talep etmişlerdir.
Asıl davada davalı arsa malikleri vekili, asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2000/236 E sayılı davada davacılar vekili, yüklenicinin 3 ve 4 numaralı dükkanları işgal ettiğini ileri sürerek müdahalenin men’i ile ecrimisil tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2000/238 E sayılı davada davacılar vekili, sözleşmeye göre kendilerine düşen dairelerin teslim edilmediğini, eksik işler bulunduğunu ileri sürerek cezai şartın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2000/236 ve 238 E. sayılı davalarda davalı vekili, müvekkilinin inşaatı eksiksiz ve tüm yükümlülüklerini tamamlayarak teslim ettiğini savunarak, birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen 2000/236 E. sayılı davadaki ecrimisil tazminatı talebinin reddine, birleşen davalardaki diğer taleplerin kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2007 tarih, 2005/6780 E, 2007/206 K sayılı bozma ve 28.06.2007 tarih 2535 E, 4412 K sayılı karar düzeltme ilamları ile, yükleniciden imara aykırı yapı inşa etmesinin beklenemeyeceği, yapının iskân ruhsatı da alınmış olduğundan yükleniciye isabet eden 1 ve 2 no’lu dükkanlar ile 5,6,7 ve 8 no’lu dairelere ait tapu kayıtları ve bunlara ilişkin paylar kat irtifakına esas olmak üzere belirlenerek yüklenici adına tesciline karar verilmesi gerektiği, arsa sahipleri lehine hüküm altına alınan cezai şart alacağına daha önceden temerrüt oluşmadığı için dava tarihinden başlayarak faiz yürütülmesi yerine her ayın sonundan itibaren faize karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı yüklenicinin, 5. katta yer alan ve yapılamayan 13 ve 14 no’lu dairelere ait talebi ile ilgili olarak, sözleşmeye göre zemin + beş kat ve her katta ikişer daire olması gereken binanın imar mevzuatı nedeni ile zemin üstü ikişer daireden dört katlı olarak yapıldığı, davalı dört arsa sahibine birer daire isabet ettiği, bu dairelerden birinin %80 payının yüklenici adına tescili halinde bir arsa sahibinin sadece dairenin %20’sine sahip olacağı, bunun adaletsiz bir sonuç doğuracağı, bu nedenle, arsa sahiplerine isabet eden zemin kattaki iki dükkandan birinin gerekirse ivaz ilavesi ile bedeline hükmedilerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamlarına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı yüklenicinin, binada yer alan 4 no’lu bağımsız bölüm dışındaki dava konusu edilen yerleri müdahil davacılara devrettiği, sadece 4 no’lu bağımsız bölüm açısından talebi nazara alınarak değerlendirme yapıldığı, yüklenicinin tercih hakkını kullanması ile 9.976,02 TL ivaz bedeli olarak ödenmesi gerektiği, bu miktarın davalı arsa maliklerince depo ettirildiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 4 numaralı dükkanın davacı adına, diğer yerlerin müdahiller adına tescili ile ivaz bedelinin davalılara ödenmesine, bozma ilamı dışında kalan hususlar açısından yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen 2000/238 E sayılı davada ilk karar ile dosyanın davacıları lehine hüküm altına alınan 420,00 TL cezai şarta 09.08.1999 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalılar-birleşen 2000/238 Esas sayılı davada davacı asıllar K.. B.., M. Ö.. ve M.. D.. temyiz etmiştir.
1-Asıl davada davalılar K.. B.., M.. Ö.. ve M.. D..’in temyiz itirazları bakımından;
a)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalılar K.. B.., M.. Ö.. ve M.. D..’in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b)Dava, taraflar arasındaki 03.02.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2007 tarih, 2005/6780 E, 2007/206 K sayılı bozma ve 28.06.2007 tarih 2535 E, 4412 K sayılı karar düzeltme ilamlarına uyulmuşsa da; bozma ilamında, yükleniciye isabet eden 1 ve 2 numaralı dükkanlar ile 5,6,7 ve 8 numaralı dairelere ait paylar kat irtifakına esas olmak üzere belirlenerek davacı yüklenici adına tesciline karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, tapu kaydından halihazırda arsa vasfıyla davalı arsa malikleri adına kayıtlı olduğu anlaşılan taşınmazda kat irtifakı kurulmadığı hususu gözardı edilerek, bağımsız bölüm numaraları belirtilerek infazı mümkün olmayacak şekilde, yukarıda açıklanan Yasa hükümlerine aykırı olarak, tescil kararı verilmiştir.
Öte yandan, HMK’nın 26/1 maddesinde, ” Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. ” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece gerekçede, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarından hangisinin esas alındığı belirtilmemekle birlikte, 4 numaralı dükkan için 9.976,02 TL ivaz ilavesine hükmedilmesinden 18.09.2012 havale tarihli raporun esas alındığı anlaşılmıştır. Bu raporda, davacı tarafından, 3 numaralı dükkanın istenilmesi halinde 8.687,77 TL , 4 numaralı dükkanın istenilmesi halinde ise 9.976,02 TL ivaz ilavesi gerektiği görüşü bildirilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin karar düzeltme ilamında açıkça yüklenicinin terditli istemi de nazara alınarak, arsa sahibine isabet eden zemin kat dükkanlarından “birisinin”, gerekli olduğu takdirde ivaz ilavesi sonucu tesciline hükmedilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece verilen kararda yukarıda belirtilen Yasa hükmüne aykırı olarak talep aşımına sebep olacak şekilde 3 numaralı dükkanın ve ayrıca ivaz ilavesiyle birlikte 4 numaralı dükkanın davacı ve müdahil davacı adlarına tesciline karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, bozma ve karar düzeltme ilamlarına uygun şekilde, tüm bağımsız bölümler için kat irtifakına esas olacak şekilde arsa payları belirlenerek tanzim edilecek uzman bilirkişi raporu sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
2- Birleşen 2000/238 E sayılı davada davacılar K.. B.., M.. Ö.. ve M.. D..’in temyiz itirazlarına gelince;
Dava, cezai şart istemine ilişkindir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında, hükmedilen cezai şarta dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece verilen son hükümde ise; infazı mümkün olmayacak şekilde, birleşen dava ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilerek, çelişkili olarak faiz yönünden önceki hükme atıf yapılarak sadece hangi tarihten itibaren işletileceğinin belirtilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1a) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar K.. B.., M.. Ö.. ve M.. D..’in diğer temyiz itirazlarının reddine, (1b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalılar-birleşen 2000/238 E. sayılı davada davacılar K.. B.., M.. Ö.. ve M.. D..’in asıl davaya yönelik, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen 2000/238 E. sayılı davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün adı geçen taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.