Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5425 E. 2013/7473 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5425
KARAR NO : 2013/7473
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK’nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 18.560,00 TL’dir.
Temyize konu 13.03.2013 tarihli kararda dava değerinin 10.938,50 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife üye olmasına, 32 nolu bağımsız bölümün tahsis edilmesine, aidat borcu bulunmamasına ve bir çok üyenin tapusunu almasına rağmen müvekkili gibi yabancılara tapuların verilmediğini, tahakkuk masrafı adı altında diğer davalılara 10.000,00 TL ödediğini ve ödeme sırasında müvekkiline “taahhüttür” başlıklı belge verdiklerini ve bu belgeyle daire tapusunun 2 ay içinde devredileceğinin, devrin gerçekleştirilememesi halinde ise gecikilen her ay için kayıtsız şartsız 1.000 Euro gecikme tazminatı ödemeyi şahısları ve yetkili oldukları kooperatifi temsilen taahhüt edildiğini, tapu verilmediğinden taahhüde dayanarak gecikme tazminatı için davalılar hakkında icra takibinde bulunduklarını fakat itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 Euro karşılığı 10.938,50 TL gecikme tazminatının 20.06.2009 tarihinden itibaren devlet bankalarının bir yıl vadeli euro hesaplarına verdiği en yüksek faiz oranıyla tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kooperatif vekili, davacının davalı kooperatif üyesi olduğunu, kooperatifin genel kurul toplantılarına katıldığını, kendisine 32 nolu bağımsız bölüm taşınmazın tahsis ve teslim edildiğini ve halen kullandığını, davalı kooperatifin müteahhit olarak arsa sahibi…’ün arsası üzerine inşaatlar yaptığını, inşaatların tamamlandığını ancak arsa sahibinin tapu vermediğini, bunun üzerine mahkeme tespiti yaptırıldığını ve arsa sahibi aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, arsa sahiplerinden tapu alındığında davacının tapusunun verileceğini, arsa sahiplerinin sözüne güvenilerek davaya dayanak geçersiz belgenin imzalandığını, geçersiz sözleşmeye göre tarafların ancak verdiklerini geri isteyebileceğini, davacının kooperatife olan borcu ödediğinden ödediği borcu ve faizini isteyemeyeceğini savunmuştur.
Diğer davalılar … ve …, benzer şekilde; davacının daire tapusu verilmeden aidat ödemesi yapmak istemediğini, davacının yabancı uyruklu olduğundan aidat tahsili ya da ihraç için tebligat yapılamadığını, uzlaşma yolunu seçerek davacının kooperatife olan borçlarını tahsil ettiklerini, inşaat tamamlanmasına rağmen arsa sahibinin tapuları vermediğinden, arsa sahibine karşı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, aidatı ödeyen davacının cezai şart isteyemeyeceğini savunmuşlardır.
Mahkemece yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamında; davacının davalı kooperatif üyesi olduğu ve birikmiş aidat borcunun iki aylık süre içinde tapu verileceği taahhüdüyle tahsil edildiği, arsa sahibi ile olan çekişme nedeniyle kooperatifin üyelerine ferdi tapuları veremediği, davacının bu gecikmeden dolayı taahhüt belgesine dayalı gecikme tazminatı talep ettiği, taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu ve geçersiz sözleşmeye dayanarak davacının cezai şart tazminatı talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kooperatif üyesine isabet eden bağımsız bölüm tapusunun süresinde verilememesi halinde ödenmesi kararlaştırılan gecikme tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davaya konu edilen 20.03.2009 tarihli “taahhüttür” başlıklı belgenin resmi şekilde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kooperatif yetkililerinin kooperatifi borçlandırıcı tasarruflarda bulunabilmeleri için bu hususta kooperatif yetkili organlarınca alınmış bir karar bulunması gerektiği halde, dosya içeriğinden davacıya daire tahsisi yapılmasına ve tapusunun verilmesine dair genel kurulca verilen bir karara rastlanamadığı, diğer davalıların da davalı kooperatif yöneticileri olmasına göre, genel kurul yetkisinde olan bir konuda yetkisiz olarak yapılan tasarrufun geçerli olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, mahkemece, davanın, yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın 1086 sayılı HUMK’nın 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.