Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5241 E. 2013/7129 K. 15.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5241
KARAR NO : 2013/7129
KARAR TARİHİ : 15.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki üyeliğe bağlı tahsis, mümkün olmazsa tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğu yönünde mahkeme kararı bulunduğu halde, davalının müvekkiline üyelik amacına uygun bir işyeri tahsis etmediğini ileri sürerek, müvekkiline uygun işyeri tahsisinin yapılmasını ve tahsis edilen yerin müvekkiline teslimini, bunun mümkün olmaması halinde şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, tazminat talebini ıslah yoluyla 16.977,73 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin, kesinleşmiş mahkeme kararı gereğince üyesi olduğu tespit edilen davalıya, iştigaline uygun bir işyeri tahsis etmek zorunda olduğu, ancak davalı kooperatifte kur’aların çekildiği ve davacıya uygun herhangi bir işyerinin kalmadığı, bu bakımdan işyeri tahsis talebinin yerinde olmadığı, davacının kooperatife yaptığı ödemeler karşılığında, üyelere tahsis edilen işyerinin rayiç değeri ve normal ödemelerini yapan bir üyenin ödemelerinin güncelleştirilmiş değeri dikkate alınarak, ne miktarda bir yararlanma elde etmesi gerektiği yönünden yapılan hesaplamada, davacının talep edebileceği tazminatın 16.977,73 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile bu meblağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, kooperatif ortağı olduğunu ileri süren davacının, kendisine üyelik amacına uygun bir işyeri tahsisi, mümkün olmaması halinde tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekilince, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.05.1996 tarih ve 1995/361 E, 1996/125 K sayılı ilamıyla müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine karar verildiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu dava dosyasının incelenmesinde, davacının ihraç kararı bulunmadığı halde kur’aya dahil edilmediğini ileri sürerek, 05.09.1995 tarihinde kooperatif üyeliğinin tespiti istemiyle dava açtığı, bozma sonrasında davacı tarafın davayı takip etmemesi nedeniyle dosyanın 08.10.1999 tarihinde işlemden kaldırıldığı ve mahkemenin 11.02.2000 tarih ve 1999/166 E, 2000/27 K sayılı ilamıyla HUMK’nın 409. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın henüz
kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının, davalı kooperatifin üyesi olduğu konusunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunduğundan bahsedilemiyeceğinden, mahkemenin bu yöndeki gerekçesi isabetsiz olmuştur.
Öte yandan, dosya arasında bulunan 21.02.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacının Ağustos 1976 ila Ağustos 1987 tarihleri arasında, kooperatife muhtelif ödemeler yaptığı ve son olarak 2006 yılı Temmuz ayında 8.000,00 TL ödeme yaptığı belirtilmiştir. Davalı kooperatif, davacının 06.02.1991 tarihli yönetim kurulu kararıyla üyelikten ihraç edildiğini ve halen üyesi olmadığını savunmaktadır. Ancak, ihraç kararından ve bu karar nedeniyle yukarıda bahsi geçen üyelik tespiti istemiyle açılan ve açılmamış sayılma ile sonuçlanan davanın karar tarihinden çok sonra ve eldeki 30.04.2007 dava tarihinden önce, Temmuz 2006 tarihinde davacı tarafından davalı kooperatifin banka hesabına bahsi geçen bu ödeme yapılmıştır. Davacının anılan mahkeme kararını işbu temyiz inceleme tarihine kadar tebliğe çıkartmadığı ve benimsediği anlaşılmaktadır.
Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine göre, çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ortakların, hak ve yükümlülükleri devam eder. İhraç kararı alınsa dahi kesinleşmesine kadar yapılan ödemeler, mevcut ortaklığın kapsamında yapılması gereken ödemeler olup, zımni yeni bir üyeliğe esas alınması gereken ödemeler değildir. İhraç kararın kesinleşmesinden sonra yapıldığı kooperatifçe bilinerek kabul edilen ödemeler bu şekilde benimsenmiş ise, zımni üyeliğe konu olabilir.
Bu durumda mahkemece, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile kooperatifin defter kayıt ve belgeleri üzerinde araştırma yapılarak, banka hesabına Temmuz 2006 tarihinde yapılan ödemenin davalı kooperatifçe benimsenip benimsenmediği, kooperatif faaliyetlerinde kullanılıp kullanılmadığı, ayrı bir hesapta bekletilip bekletilmediği, davacının, bu paranın yatırıldığı tarih ile 30.04.2007 dava tarihi arasında genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, üyesi sıfatıyla davacı ile herhangi bir yazışma yapılıp yapılmadığı, davacının bu tarihten önce ya da sonra başkaca bir aidat ödemesi olup olmadığı hususlarında rapor alınarak, davalı kooperatifin, 2006 yılı öncesinde ya da sonrasında davacıyı zımnen üye olarak benimseyip benimsemediği saptanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Yukarıdaki açıklamaları göre, davalı kooperatifin, davacıyı Temmuz 2006 tarihli ödemeden sonra ya da önce zımnen kooperatif üyesi olarak kabul etmediğinin tespiti halinde ise, davacının kooperatif üyeliğinin tespiti istemiyle 05.09.1995 tarihinde açtığı davasını takip etmemesi nedeniyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği de gözetilerek, TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralı gereği, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı kabul edilerek, davanın reddine, davacının üyeliğini davalının benimsediği sonucuna varılması halinde şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, davacıdan alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.