Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5119 E. 2014/2 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5119
KARAR NO : 2014/2
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/03/2011
NUMARASI : 2007/604-2011/161

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 03.05.2005 tarihli alarm sistemi kurulması ve işleyişinin temini amacıyla sözleşme imzalandığını, 08.03.2007 tarihinde müvekkilinin dükkanında meydana gelen hırsızlık olayında alarmın zamanında devreye girmediğini, 130.000,00 TL’lik emtianın çalındığını, dükkanına da 3.000,00 TL’lik zarar verildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin 08.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, olayda müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, saat 05.00’da sistemin alarm verdiğini, sözleşme gereğince de müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sistemin olay günü işyerine ilk girildiğinde sistemin devreye girip alarm vermediği, ayıplı olduğu, bu nedenle davacının zararının karşılanması gerektiği, sözleşmedeki sorumsuzluk şartının genel işlem koşulu olduğu ve davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, çalınan altının 4 kg olabileceği gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL’nin 08.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, taraflar arasında imzalanan 03.05.2005 tarihli alarm sisteminin kurulması ve işleyişi ile ilgili sözleşmeden doğan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bu hüküm hatalı değerlendirme ve eksik incelemeye dayanmaktadır. Şöyle ki; sözleşmenin 3.3. maddesinde “Pronet alarm merkezi hizmetinden faydalanan müşterilerin elektronik alarm sisteminden gelen mesajları 365 gün 24 saat süre ile izlenip, müdahale yapılması gereken mesajlar için Müşteri’nin pronet alarm merkezi hizmet formunda belirttiği kişilere ve/veya ilgili merciilere haber verileceği” belirtilmiş olup, bu madde gereğince, müşterinin (davacının) işyerine hırsız girmesi veya teşebbüs edilmesi halinde sistemin alarm merkezine haber vermesi ve haberi alan davalı şirketin ise durumdan müşteriyi haberdar etmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda, hırsızlık olayının failleri tarafından davacının işyerine ilk kez girilmek istendiği sırada davalının bu yükümlülüğü yerine getirmediği, dosyadaki belgelerden anlaşıldığı gibi mahkemenin de kabulündedir. Davacı ise sarraf ve tacirdir. Sarraflığın gerektirdiği tüm bilgi, beceri ve koruma tedbirlerini almak zorundadır. Yine gerçek zararın kanıt yükü de davacıdadır. Gerçek zararın belirlenmesi için olay anına kadar işletmeye giren mal mevcudu ile satılan mal mevcudunun farkının belirlenmesi, diğer anlatımla olay öncesinde işletmede kalan mal mevcudunun saptanması gerekmektedir. Bu hususlar öncelikle davacı defter ve kayıtları ile maliyeye bildirilen vergi beyanları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya konmalıdır. Bunun yanında, kolluk tutanağına göre herhangi bir zorlama veya müdahaleye maruz kalmayan kasada altın bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa miktarı, yine tezgahta bulunduğu belirtilen altın miktarı saptanmalıdır. Tüm bu araştırma ve incelemeler sonrasında, gerçek zararın miktarı kesin olarak saptanamaz ise, hakimin kendisinin değerlendirme yapması, somut olayın özelliklerini tartışması, hakkaniyete uygun tazminat miktarını belirlemesi gerekir (818 sayılı BK m.42, 6098 sayılı TBK m.50). Bu yapılırken, davacının çalışma saati sonunda işyerini terkederken muhafaza tedbirlerini yeterince alıp almadığı, dışarıdan görülebilecek veya daha kolay ulaşılabilecek şekilde açıkta mal bırakıp bırakmadığı, bitişik işyerinden davacının işyerine giriş imkanı veren bir kapının bulunmasının zorunlu olup olmadığı, bunun davacı yönünden müterafik kusur teşkil edip etmeyeceği; başka gerekli tedbirler alınmış olsaydı hırsızlık olayının önlenip önlenemeyeceği hususları üzerinde durulmalıdır. Bu durumda mahkemece, kuyumculuk alanında deneyimli ve uzman bir bilirkişinin de içinde yer aldığı bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, alınması gereken peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren karar düzeltme yolu 15 gün içinde açık olmak üzere 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.