Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/5107 E. 2014/809 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5107
KARAR NO : 2014/809
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2012
NUMARASI : 2008/340-2012/411

Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen sözleşmenin iptali, nama ifaya izin ve alacak davalarının sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 17.04.2013 gün ve 2012/5939 Esas, 2013/2529 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
– KARAR –
Asıl davada davacı, birleşen davalarda davalı yüklenici vekili, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, taşınmazların bulunduğu bölgenin gelişimini tam olarak tamamlamadığını, konutların teslimi için büyük bir bütçe harcanması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin sözleşmeyi 05.08.2008 tarihli ihtarname ile feshettiğini, arsa malikince feshin kabul edilmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile müvekkilince yapılan inşaat imalat bedeli, noter masrafı, proje bedeli, vergi, resim, harç gibi masrafların dönme cezası düşüldükten sonra kalan bedelinin reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; arsa malikince açılan davaların reddini istemiştir.
Asıl davada davalı, birleşen davalarda davacı arsa maliki vekili, fesih beyanının haklı olmadığını, sözleşmenin 13/1. maddesinde yer alan 50.000 $ tazminatın BK’nın 158/3. maddesindeki ifayı engelleyen bir dönme cezası değil BK’nın 158/2. maddesinde yer alan ifaya eklenen ceza niteliğinde olduğunu, buna göre yüklenicinin, 50.000 $’lık tazminat ödeyerek sözleşmenin aynen ifası yükümlülüğünden kurtulamayacağını savunmuştur. Birleşen 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/528 esas sayılı dosyasında, nama ifaya izin verilmesini, eksiklik bedelinin tahsilini, peşin tahsil edilmesi mümkün olmadığı taktirde yüklenici payına düşen taşınmazların satışı yoluyla nama ifaya izin verilmesini ve 1.000,00 TL gecikme tazminatının tahsilini talep etmiştir. Birleşen 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/6 esas sayılı dosyasında ise; fesih tarihinden sonra yapı denetim bedelinin ödemediğinden bahisle denetim işini yapan şirket tarafından arsa maliki hakkında başlatılan takibe itirazın iptali davası sonucu 24.290,00 TL’nin ödendiğini, bu bedelin sözleşmenin 2 ve 9 hükümleri gereğince asıl davada istenen tazminattan mahsubunu talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen cezanın, sözleşmeden dönme cezası niteliğinde olduğu ve borçluyu edim yükümlülüğünden kurtardığı, yüklenicinin sözleşmeden dönmesi halinde ise, yüklenici tarafından arsa sahibinin arsasına yapılan inşaatta kullanılan malzemeleri söküp götürme imkanının bulunmadığı, sözleşme gereği ödemesi gereken geciken süre kira bedeli ile dönme cezasının mahsubundan sonra kalan imalat bedelinin talep edilebileceği, imalat bedelinin toplam 469.128,10 TL olduğu, geciken süre kira bedelinin 133.005,00 TL ve sözleşmede yer alan cezai şart (50.000USD) karşılığının 62.095,00 TL olduğu, toplam imalat bedelinden arsa sahibinin, sözleşme gereği talep edebileceği kira bedelinden 1.000,00TL’yi ayrı dava konusu yapması nedeniyle , bu tutar hariç olmak üzere geciken süre kira bedeli, dönme cezası tutarının mahsubu sonucu yüklenici alacağının 275.028,10 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, sözleşmesinin feshi ile taleple de bağlı kalınarak 274.028,10 TL’nin yasal faiziyle birlikte tahsiline, sözleşmenin feshine karar verildiğinden, sözleşmeden dönme halinde talep edilebilecek geciken süre kira bedeli dışında, birleşen davalarda arsa sahibinin sözleşmeye bağlı olarak ileri sürdüğü taleplerin reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 17.04.2013 tarih ve 2012/5939 esas, 2013/2529 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bu kez, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, 106,75 TL harç ve takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.