Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/4925 E. 2013/5616 K. 20.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4925
KARAR NO : 2013/5616
KARAR TARİHİ : 20.09.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif ortağı olduğunu, adına tahsisli 183 ada … parsel B tipi villanın devri hususunda herhangi bir iradesi ve talebi olmadığı halde davalı … adına devrinin ve tapuda tescilinin yapıldığını ileri sürerek, anılan taşınmazın davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; …. yılı yevmiye defterlerine göre davacının davalı kooperatife 93.323,38 TL borçlu göründüğü, ….06.2008 tarihli devir sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın davacı tarafından oğlu dava dışı …’a devredildiği, onun da ….03.2011 tarihli satış sözleşmesi ile diğer davalı …’e 170.000,00 Euro bedelle sattığı, kalan borca ilişkin de 04.04.2011 tarihli satış tutanağının düzenlendiği, davacının kooperatife olan 93.323,38 TL borcunun davalı (satın alan) …’in 440.02.050 numaralı hesabına kaydedildiği, satış işleminin yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştirildiği, davacının iddialarının iyiniyetli üçüncü şahıs konumundaki …’e karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından davacının davalı kooperatif üyesi iken, 01.04.2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyeliğini davalı …’e devrettiği gerekçesiyle …’in üyeliğe kabul edildiği, aynı gün kooperatif tarafından taşınmazın tapuda … adına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Konut yapı kooperatifleri aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir daire tahsisle yükümlüdür. Kooperatif anasözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, konutlar maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kur’a ile dağıtılır. Konutların anasözleşmenin 59/…. maddesine göre ortaklara dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. Bu durumda, bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir. Anlatılan ilkeler dışında, yönetim kurulu genel kurulun kararı veya onayı olmaksızın bir konutu belli bir ortağa tahsisine karar veremez. Tahsis ortağa şahsi hak sağlar. Kooperatifçe bir dairenin geçerli bir tahsis işlemiyle bir ortağa tahsisi halinde, tahsis edilen ortağın rızası olmaksızın, ortaklığı devam ettiği sürece konutun başka bir ortağa tahsisi mümkün değildir. Kooperatif tarafından taşınmazın ortağa tahsisi, mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp, kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeden ve koşulları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı yanında ortağa, tahsis hakkına karşı yapılan haksız saldırılarda üçüncü kişilere karşı müdahalenin men’i ve ecri misil davası açmaya izin veren bir haktır.
Hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31/…. maddesi “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflarla birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir. HMK’nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun olarak somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yükümlülüktür; bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.
Dosyada bulunan davacı tarafça sunulmuş, ….06.2008 tarihli ortaklık taahhüt sözleşmesinde S.S. … Konut Yapı Kooperatifi’nde bulunan 183 ada … parseldeki B tipi villanın resmi olarak … oğlu 1965 doğumlu… adına tapu ve iskân işlemleri yapılacağı, ancak buradaki hakların aşağıda isimleri yazılı şahıslar arasında eşit olarak ¼ oranında tüm haklarının devam edeceği kabul edilmiş ve …, …, …. ve… tarafından imzalanmıştır. Yine davalı kooperatif tarafından sunulan, kooperatife hitaben yazılan ve aynı tarihi taşıyan belge, davacı …’ın üyeliğini dava dışı oğlu…’a devrini içermektedir. Davalı kooperatifçe, ….06.2008 tarihli ikinci belgeye dayalı olarak üyeliğin ve tapunun davalı …’e devredildiği savunulmuş ise de, 01.04.2011 tarihli yönetim kurulu kararı davacı tarafça doğrudan davalı …’e üyelik devri yapılmış gibi kaleme alınmıştır. Üyeliğin devri yok ise, davacının üyeliği sona ermez ve davalı …’in üyeliği devir aldığından ve tapuda yapılan devir işleminin geçerli dayanağı bulunduğundan söz edilemez. Bu davalı, kooperatiften anılan daireyi satın aldığı için değil, davacıdan üyeliği devir aldığı için adına tescil yapılmıştır. Mahkeme ve davalı kooperatifçe davacının üyeliği dava dışı oğlu…’a devrettiği kabul edildiğine göre verilecek karar…’ın hukukunu etkileyecektir. Davada taraf olmayanın hukuki durumu tartışılarak onun leh ve aleyhinde karar verilemeyecğinden, adı geçen şahsın yokluğunda görülen davada verilen kararın ona karşı infaz edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davacıya… hakkında dava açmak üzere süre verilmesi, açıldığı taktirde bu dava ile birleştirilmesinin sağlanması, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Daire satımında üyelik kendiliğinden alıcıya satım ile birlikte geçmez. Satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması ve kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Üyelik devir sözleşmesi yapıldığı tarih itibariyle sözleşmenin yanları arasında geçerli sonuç doğurmasına karşın, kooperatif bakımından ise 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. ve anasözleşmenin …/…. ve …. maddeleri hükümleri gereği, devrin kooperatife bildirilmesi ve kooperatifin makul bir sürede yapacağı inceleme sonunda devir alanın ortaklık şartlarını taşıması durumunda
yönetimin devir alanı üyeliğe makul bir süre içerisinde kabulü kararı verdiği tarihte hüküm ifade eder. Dava dışı… hakkında dava açılması ve bu dosya ile birleştirilmesi sağlandıktan sonra mahkemece, davalı kooperatiften 01.04.2011 tarihli yönetim kurulu kararının dayanağı olan davacı tarafından doğrudan doğruya davalı …’e üyelik devrine ilişkin sözleşme ya da dilekçe olup olmadığı sorularak, varsa sunulması sağlanmalı, böyle bir belge yok ise, doğrudan devir varmış gibi karar alınmasının sebebi konusunda açıklama alınmalı, taraflardan ayrı ayrı ….06.2008 tarihli her iki belgenin aslının dosyaya sunulmasının istenmeli, davacı taraftan bu iki belgenin neden düzenlendiği, içeriğini kabul edip etmediği, bu belgelerin aynı gün düzenlenip düzenlenmediği hususlarında açıklama alınmalıdır. Yine ….06.2008 ile dava tarihi arasındaki genel kurullar ile ilgili toplantı tutanakları ve hazirun cetvelleri getirtilip bu genel kurullara kimin çağrıldığı ve katıldığı tespit edildikten sonra, uyuşmazlık konusu aydınlatılarak ….06.2008 tarihli her iki belgede de imzası bulunan … ve … dinlenerek bu iki belgenin düzenlenme sebebi ve şekli konusunda beyanları alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ….06.2008 tarihli ikinci belgeye itibar edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ….09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.