YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4824
KARAR NO : 2013/5739
KARAR TARİHİ : 25.09.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin, müvekkili hakkında, 174,00 TL aidat, ….040 TL şerefiye bedeli son taksidi ile bu alacaklara Mayıs 2006-Aralık 2009 arası işletilen ….959,00 TL gecikme zammı olmak üzere toplam ….173,00 TL alacak için ilamsız takip başlattığını, müvekkilinin şerefiye bedelinin tamamını ödediğini, ayrıca genel kurulca şerefiye bedelinin geç ödenmesi halinde temerrüt faizi ile ilgili bir karar alınmadığını, uygulanan aylık %… faizin fahiş olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatife şerefiye bedeli borcu olmadığının tespiti ile … …. … Müdürlüğü’nün 2010/2123 E. sayılı dosyasındaki takibin iptalini ve % 40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ….400,00 TL şerefiye bedeli için … adet bono verdiğini, bu senetlerden dokuz tanesinin ödediğini, ancak son taksit olan 04.04.2006 vadeli ….040,00 TL’lik senedi ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin üyesi olan davalının sahip olduğu dairesi için ….400,00 TL şerefiye bedeli belirlendiği ve karşılığında bonolar düzenlendiği, ancak … …. … Mahkemesi’nin 2007/902 E. Sayılı dosyası ile takip konusu yapılan ve ödenmediği iddia edilen 04.04.2006 tarihli bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının belirlendiği, davalı kooperatifin daha sonra yaptığı takiplerin aynı bedele ilişkin olarak mükerrer yapıldığı, davalı kooperatifin son şerefiye bedelinin ödenmeyip alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, dava konusu takip dosyasında istenen gecikme tazminatının şerefiye bedeli ile ödenmemiş aidatlara ilişkin olduğu gösterilmesine rağmen bu hususun net olarak ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının ….040,00 TL şerefiye bedeli ile ….959,00 TL gecikme faizi yönünden borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, kooperatifin şerefiye alacağının varlığı kabul edilip, ödendiği iddia edildiğine göre, ispat yükü borcun varlığını kabul eden ancak ödeme iddiasında bulunan davacıda olup, mahkemenin, ispat yükünü yer değiştirerek, davalı kooperatifin şerefiye bedelinin ödenmediğini ispatlayamadığını kabul etmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacıdan ihtilaf konusu olan şerefiye son taksidinin ödendiğine ilişkin tüm delilleri sorulup, kooperatifin ticari defter ve belgeleri, genel kurul tutanakları ile banka kayıtları üzerinde kooperatif uygulamaları ve hesap konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, davacının varsa şerefiye borcunun tespiti, temerrüt faizi yönünden ise, şerefiye bedelinin ödenmemesi halinde uygulanacak temerrüt faizi oranı ile ilgili bir genel kurul kararı yoksa yasal faiz oranı üzerinden işlemiş temerrüt faizi hesaplanıp borcu belirlenmelidir. Şerefiye borcu ile ilgili olarak yasal faizin iki katını geçer oranda temerrüt faizi ödenmesine ilişkin alınmış bir genel kurul kararı varsa;
Mahkemece karar verilmeden önce 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun …. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin …/…. maddesinin …. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/…. ( 6098 sayılı TBK’nun 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade
olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’ nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un …/…. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için …. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca şerefiye borcunun ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadırlar.
Somut olayda, sözleşme niteliğindeki genel kurul kararları ile belirlenen azami faiz oranı anılan maddede düzenlenmiş yıllık temerrüt faizi oranı olup, davalı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı hususu da gözönünde bulundurularak, şerefiye borcu bakımından temerrüt faizi borcunun tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasa değişikliği de gözden kaçırılarak, yazılı şekilde eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere ….09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.