Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/4570 E. 2013/5962 K. 01.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4570
KARAR NO : 2013/5962
KARAR TARİHİ : 01.10.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-

Davacı vekili, davalı hakkında aidat borcundan dolayı yapmış oldukları … takibine davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 … inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, ….500,00 TL asıl alacak, ….355,00 TL işlemiş faiz üzerinden takibin iptaline, asıl alacağın %40’ı oranında … inkar tazminatının tahsiline dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin ….03.2012 tarih ve 2011/3628 Esas 2012/2479 Karar sayılı ilamıyla, dosyada ….03.1999 tarihli genel kurul kararından başka genel kurul kararı olmadığı, tüm genel kurul kararları getirtilerek davalının istifasından sonra sadece genel giderlerden sorumlu tutulabileceği gözönünde bulundurularak, uzman bilirkişiden rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile, ….500,00 TL asıl alacak, ….400,00 TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, toplam alacağın %40’ı oranında … inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
…-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın, kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dşında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir
…-Dava, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı ortak aleyhine, davacı kooperatifçe girişilen … takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, gerekleri kısmen yerine getirilmemiştir. Dosya kapsamından, davalı aleyhine kooperatif tarafından 01…..2008 – ….03.2009 tarihleri arasında biriken borcun tahsili için … takibine başlandığı, davalının ……..2008 tarihli ihtarname ile noter aracılığıyla istifa bildiriminde bulunduğunu davacının iddia ettiği, ihtarnamenin dosya içerisinde bulunmadığı, istifa dilekçesinin kooperatife ulaşma tarihine ilişkin bilgi ve bulunmadığı, davalının konutunu kullanmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiş olup, davacı kooperatif anasözleşmesinin …. maddesinde de bu hükme paralel bir düzenleme yer almıştır. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan …. maddenin yazılış biçimi ortağın
istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Davanın salt istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra başlatılması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanun’un …/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermesi gerekirken vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve/veya genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden ve dairede oturmasının karşılığı olan ecrimisil alacağından talep halinde sorumlu olacaktır. Bu durumda, takibe konu alacaklar istifanın ulaşması ya da ihracın kesinleşmesi tarihinden önce doğmuş ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen “aidat alacağı” kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderler için BK’nın 101.maddesi hükmüne uygun temerrüt ihtarı gönderilmesi halinde yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK’nın vekaletsiz … görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir.
Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini ihracın kesinleşmesine ya da noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararına olup, eşitlik ilkesinin de bir gereğidir.
Davacının, davalının istifasının kesinleşmesinden önce doğmuş aidat borçları için dava açmasında hukuki yararı vardır. Zamanında ödense idi kooperatifin kasasına girecek olan aidatın, çıkma payının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. ve anasözleşmenin …/…. maddesi uyarınca ihracın kesinleştiği yılın bilançosunun genel kurulda onaylanması suretiyle kesinleşmesini izleyen bir ayın sonunda muaccel olduğu tarihe kadar, kasada beklemesinde ve nemalanmasında tüm ortakların yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Ortak ile kooperatif arasında istifanın ulaştığı tarih itibariyle hesaplaşma yapılması gerektiği gibi, çıkma payının ödenmesi sırasında hesaplaşma tekrar gerçekleşecek olup, esasen ortağın çıkma payını talep edip etmeyeceğinin, bu talebin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağının henüz belli olmadığı bir aşamada açılan davada hukuki yarar vardır ve aidat borcunun çıkma payı olarak tekrar ortağa iade edileceğinden bahisle takipte hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Aynı Kanun’un …/son maddesi varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir.
Anasözleşmesinin …. maddesinde “Her ortak, hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yılın bitimine bir ay kala gerçekleşen istifa, ertesi yıl yapılmış gibi sonuç doğuracaktır. Somut olayda, davalının istifa dilekçesinin kooperatife ulaşma tarihine ilişkin
bilgi ve belge bulunmamakla birlikte; yönetim kurulunca ……..2008 tarihinde istifanın kabulüne karar verilmekle istifanın hesap senesinden … ay önce yapılmamış olduğu ve istifanın 01.01.2009 tarihinde gerçekleştiği, bu durumda takip konusu alacağın bir kısmının istifadan önce, bir kısmının istifadan sonraki döneme ilişkin olduğu anlaşılmaktır.
Bu durumda, mahkemece, davalının 01.01.2009 tarihine kadar inşaat finansmanı ve genel gider; bu tarihten sonra sadece genel giderlerden sorumlu olup, istifadan sonra artık üye olmadığından genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranlarının davalıyı bağlamayacağı gözetilerek, takip talebinde yer alan borcun kaynağı ve hangi kalemlerden oluştuğunun tespiti bakımından davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları ile bilançosu, gelir-gider cetvelleri, yönetim ve denetim kurulu raporlarının öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik … İl Müdürlüğü’nden celp edilerek, varsa ödemelerin yapıldığı banka kayıtları da getirtilerek kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılması, işbu takip ve davaya konu edilen alacağın kaynağı ve niteliği ile doğduğu tarihin ve dönemin davacıdan delilleriyle somutlaştırması istenip tespit edilmesi, şayet istifa ettiği ve bu nedenle konutu iade etmesi gerektiği halde iade etmeyip, konutunu kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlere ya da dairede oturmasına bağlı ecrimisil alacağına ilişkin olup olmadığı üzerinde durularak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda varsa istenebilecek bir borcun belirlenmesi, davalının 01.01.2009 sonrasında davacı kooperatife borcunun olup olmadığı, varsa genel giderler ve yasal faiz oranı üzerinden işlemiş faiz borcu ile ilgili açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp,….500,00 TL asıl alacak miktarı üzerinden usuli kazanılmış hakkın oluştuğu gözetilerek, bu miktar aşılmadan, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan; karar tarihinden önce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun …. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya
anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir.
Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin …/… maddesinin …. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/… ( 6098 sayılı TBK 117) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir.
Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için …. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir.
Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Somut olayda, davalıdan istenen aidat miktarı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK’nın 120/…. maddesinde düzenlenmiş yılık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Diğer yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve …/… sayılı YİBK ile YHGK’nın 07.03.2012 tarih ve 2011/…-799 E, 2012/128 K. sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bu durumda, mahkemece, takip konusu alacağın 01.01.2009 tarihine kadar olan kısmı yönünden anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından yeniden bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınarak ve ….355,00 TL işlemiş faiz miktarı üzerinden davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek, bu miktar aşılmadan sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenleme gözden kaçırılarak, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Diğer yandan, mahkemece verilen ilk kararda ….355,00 TL işlemiş faize ve ….500,00 TL asıl alacak üzerinden %40 … inkar tazminatına hükmedilmiş olup, bu karar davacı vekilince temyiz edilmemiştir. Mahkemece, bu miktarlar yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözardı edilerek, ….400,00 TL işlemiş faize hükmedilmesi doğru
olmadığı gibi, ….500,00 TL asıl alacak ve ….400,00 TL işlemiş faiz toplamı olan ….900,00 TL üzerinden … inkar tazminatına karar verilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01…..2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.