Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/4169 E. 2013/6648 K. 31.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4169
KARAR NO : 2013/6648
KARAR TARİHİ : 31.10.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin ….02.2013 gün ve 31 Esas, 1063 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı temsilcisi tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
– KARAR –
Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatiften mali yükümlüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle ihraç edildiğini, müvekkilinin eşinin kooperatif müdürlüğü yaptığı dönemde kooperatif yönetim kurulunca kararlaştırılmış olmasına rağmen ücret ve eşinin özel bürosunun kooperatif işlerinde kullanılmasından kaynaklanan kira alacaklarının ödenmediğini, eşiyle birlikte kooperatife gönderdikleri ihtarnamede hem eşinin hem de kendisinin aidat borçlarının o alacaklardan mahsup edilmesini istediklerini, zira bu işlemin yapılması durumunda ihraç kararına dayanak teşkil eden her iki ihtarnamede talep edilen borçların bulunmadığı görüleceğinden ihraç kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, ….05.2011 tarihli ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı borcunun talep edilenden daha fazla olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin ….02.2013 tarih ve 31 E, 1063 K sayılı ilamıyla, üçüncü bir kişi alacağının takas edilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek diğer temyiz itirazlarının reddi ile, davacıdan faiz de talep edildiği, bu faizin 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesi uyarınca yıllık yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı hususunun gözardı edilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili ve davalı temsilcisi karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme kararından önce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 Sayılı Kanunu’nun …. maddesinde, “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin, “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz
oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olay bakımından, davalı kooperatifin genel kurullarında belirlenen ve kooperatifçe keşide edilen ihtarnamelerdeki faiz oranlarının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul, bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Davalı kooperatif anasözleşmesi’nin …/…. maddesinin …. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarda kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/…. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için …. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını belirlerken, 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Somut olayda, davaya konu ihraç kararına esas teşkil eden ihtarnamelerde, ….290,00 TL aidat, genel kurul tarafından alınan karar gereğince % … ve % …’den hesaplanan 68.308,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 90.598,00 TL’nin ihtarnamede belirtilen süre içerisinde ödenmesi talep edilmektedir. Davacının dava konusu ettiği ihraç kararına esas teşkil eden ihtarnamelerde yer alan ve genel kurulca kararlaştırılması gereken temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesindeki sınırlamaya tabi olup, davalı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkeme kararından önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme, bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, ihtarnamelerde belirtilen borç miktarının hesaplanmasına esas alınması gereken temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınması, ihtarnamelerde gerçek borçtan fazla bir borcun ödenmesinin istenilip istenilmediği, ihtarnamelerde ödenmesi istenen borç miktarı ile gerçek borç miktarı arasında fahiş bir fark olup olmadığı, diğer anlatımla ihraç kararının gerçek borcu yansıtan ihtarnamelere dayanıp dayanmadığı üzerinde durularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan yasal düzenleme gözden kaçırılarak, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu açıklamalara ve Dairemizin ….02.2013 tarih ve 31 E, 1063 K sayılı ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ve davalı temsilcisinin HUMK’nın 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı temsilcisinin karar düzeltme istemlerinin REDDİNE, alınması gereken karar düzeltme harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, takdiren 218,00’er TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 31…..2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.