Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/343 E. 2013/1890 K. 26.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/343
KARAR NO : 2013/1890
KARAR TARİHİ : 26.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, davalılardan … ile müvekkili arasında ……..1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yüklenici davalı … ile diğer davalılar arasında ise %… yüklenici bedeli karşılığında kooperatif usulu daire devrine dair sözleşme olduğunu, yüklenici …’nün inşaatı sözleşmeye uygun tamamlamadığını ileri sürerek, müvekkiline isabet eden daire ve dükkanların eksik imalatı nedeniyle ….000,00 TL eksik … bedeli ile müvekkilince ödenmek zorunda kalınan ….000,00 TL … prim borcu ve 42.000,00 TL emlak vergisi borcundan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının da kooperatif üyesi olduğunu ve kur’a çekiminde de hazır bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme olmadığını, bu nedenle müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, … primleri ve Emlak Vergisini arsa sahibi olan davacının ödemesi gerektiğini, kaldı ki alacağın da zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre; davacının talebinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine uygun yapılmayan eksik … bedelinin tespiti ve tazminine yönelik olduğu, davanın re’sen araştırılamayacağı ve mahkemece çözülemeyeceği, talebin ancak bilirkişi marifetiyle tetkiki ve tespiti gerektiği, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretini yatırmayan davacının HMK’nın 324/…. maddesi uyarınca bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, dolayısıyla davanın mevcut delillere göre ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik … bedeli, davacı tarafından yatırılan … prim ve emlak vergisi borçlarının davalılardan tahsili istemlerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 324. maddesinde “(…) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(…) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(…) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.”hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece, ….05.2012 tarihli duruşmada, davacı vekiline, 250,00 TL bilirkişi ücreti yatırmak üzere iki hafta içinde ikmal edilmesi için kesin süre verilmesine karar verilmiş ve kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği duruşma tutanağına yazılmıştır. Davacı, ……..2012 tarihinde bilirkişi ücretini yatırmış olup, aynı tarihli tarihli oturumda da, bilirkişi ücretinin belirlenen sürede yatırılmadığı, HMK’nın 324/…. maddesi uyarınca davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
YHGK’nın ……..2012 tarih ve 2012/…-1170 Esas, 1172 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ” mülga 1086 sayılı HUMK’nın 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklanması gerekir. Ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. (Benzer ilkelere YHGK’nın ….02.1983 gün 1980/…-1284 E., 1983/141 K.; ……..1972 gün …/832 E., 935 K.; ……..2010 gün 2010/…-510 E., 485 K.; ….04.2010 gün 2010/…-221 E., 241 K. Ve ….03.2012 gün 2012/…-55 E., 2012-249 K. sayılı ilamlarında da değinilmiştir.)
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.    
Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde: uyuşmazlığa konu davanın 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış bulunması, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK’nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği mahkemece de doğru olarak belirlenmiş ve davanın reddine dayanak alınan davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında alınması gereken ücretin ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğu gösterilmiş ve yeterli süre de verilmiş ise de, ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının ara kararda açıklanmaması doğru olmamıştır. Mahkemece, tarafların birine HMK’nın 94. maddesi uyarınca, kesin süre verilirken yerine getirilmesi istenilen hususa uyulmaması halinde
mahkemece, ne gibi bir işlem yapılacağının bilinmesi bakımından kesin sürenin sonuçlarının da ara kararında açıkça belirtilmesi ve sonuçların ilgili hatırlatılması ve kesin süreye ilişkin sonuçların davacıya hatırlatılıp, hatırlatılmadığının denetlenebilmesi gerekmektedir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekirken soyut “ihtarat yapıldı” açıklamasına dayalı olarak bilirkişi deliline dayanılmaktan vazgeçildiği sonucuna varılarak davanın ispatlanmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK nın 266. maddesinde “(…) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.”hükmü düzenlenmiştir.
Dava konusu … prim borçları ile emlak vergisi borçlarına yönelik taleplerin sözleşme hükümleri ve ilgili kurumlardan getirtilen yazı cevapları birlikte değerlendirilerek hakim tarafından çözümlenmesi mümkün olduğu halde yanılgılı olarak, bu talepleri de içerir şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara kararı kurulması ve bilirkişi avansı yatırılmadığı ve ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın tümden reddi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.