Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/2980 E. 2013/5432 K. 16.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2980
KARAR NO : 2013/5432
KARAR TARİHİ : 16.09.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların müvekkili kooperatifin eski yöneticisi oldukları dönemde limanda bağlı olan teknelerden alınan palamar ücretlerini faturalandırmadıklarını, bu nedenle yolsuzluk yaparak zimmetlerine 45.540,00 TL para geçirdiklerini, ayrıca davalıların yönetimde bulundukları 05.03.2009 ile ….05.2010 tarihleri arasında bankaya tahsil ettikleri halde …,748,00 TL palamar ücreti yatırmadıklarını, fatura kesilen….teknesine ait ….600,00 TL ve …. Gıda’ya ait 500,00 TL ile birlikte ….848,00 TL’nin davalıların zimmetinde göründüğünü, 2008 yılında borçlu olanlara gönderilen ve yasal süre içinde itiraz edilmeyip kesinleşen ihtarname toplamı olan ….065,00 TL’nin tahsil edilmediğini, tüm bu nedenlerle kooperatifin toplam zararının 71.453,00 TL olduğunu ileri sürerek, şimdilik 71.453,00 TL’nin en yüksek banka reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatife ait banka hesap ekstresinde fatura karşılığı üyeler tarafından yatırılan palamar ücretinin 75.272,80 TL olduğu, buna göre, faturasız olarak bankaya yatan fazla ödemenin (75.272,80 – 69.182,80) = ….090,00 TL olduğu ve kooperatifin eksik fatura kestiği gibi üyeler tarafından kooperatif banka hesabına yatırılan 75.272,80 TL’den, 35.952,… TL’nin ticari defter kayıtlarına geçtiği, buna göre, davalıların zimmetinde olan miktarın (75.272,80 – 35.952,…) = 39.320,50 TL olduğu, bu durumda ….090,00 TL eksik kesilen fatura + 39.320,50 TL ticari defterlere geçmeyen aidat toplamı 45.410,50 TL eksiklik görülmekle bu durumda davacının davalı taraftan 45.410,50 TL alacağı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 45.410,50 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, davalılar hakkında …. C. Başsavcılığı’nın 08.06.2012 tarih ve 2012/493 numaralı iddianamesi ile … …. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Zimmet ve Görevi Kötüye Kullanma suçlarından dava açıldığı ve bu davanın 2012/347 Esasa kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri
ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, diğer anlatımla beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususları doktrinde ve …’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmektedir. Bilindiği gibi ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakimini hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır (HGK.nın ….09.1981 tarih ve 1979/…-131 E., 1981/587 K. sayılı ilamı, Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. … vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. …, s. 844; YHGK’nın ….03.2012 gün ve …-… E, 243 K sayılı ilamı). Böylece, kural olarak hukuk hakimi ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmamış; BK’nın 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir (…, Tazminat Hukuku, 1996, s. 437 vd.)
Somut olayda, Mahkemece, anılan bu ceza davasının sonucu bekletici sorun yapılmamış ve uyuşmazlığın hukuk mahkemesi olarak çözümü tercih edilerek bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın esası çözümlenmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, ceza mahkemesince delil yetersizliğine dayalı olmayan beraat kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde bu karar, aynı olan eylemler bakımından hukuk hakimini bağlayacaktir. Aynı maddi olgulara dayalı olan iki farklı mahkeme kararının ortaya çıkmasının adalete duyulan güveni zedeleyeceği de kuşkusuz olup, mahkemelere güvenin sağlanması bakımından ceza davasının sunucu beklenmelidir.
Bu nedenle, mahkemece, davalılar hakkında ceza davasının açıldığı … …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/347 Esas sayılı dosyası getirtilerek davalıların, işbu dava konusu eylemleri ile iddianamede yazılı eylemlerin aynı olup olmadığı üzerinde durularak, aynı olan eylemler bakımından ceza davası devam ediyor ise sonucunun ve kesinleşmesinin beklenilmesi, 818 sayılı BK’nın 53. maddesi (TBK’nın 74. maddesi) kapsamında incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamıştır.
…-Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ….09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.