Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/2691 E. 2013/4101 K. 14.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2691
KARAR NO : 2013/4101
KARAR TARİHİ : 14.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki birleştirilen itirazın iptali, alacak, borçlu olmadığının tespiti ve menfi tespit davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, 2002/160 E. sayılı davanın reddine, 2002/515 E. sayılı davanın kabulüne, 2002/517 E. sayılı davanın kısmen asıl ve birleşen davalar yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde kooperatif vekilince asıl ve birleşen davalar yönünden ve asıl davada-davalı birleşen 2002/517 E. sayılı davada davacı … vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı kooperatif vekili, asıl ve birleştirilen 2002/160 E. sayılı davada, müvekkili kooperatif ortağı olan davalıların aidat borcunun tahsili için girişilen … takiplerinin haksız itirazla durduğunu ileri sürerek, itirazların iptalini ve … inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen 2002/515 ve 2002/517 E. sayılı davada ise davacılar… ve … vekili, müvekkillerinden …’nin noter ihtarnamesiyle kooperatif ortaklığından ayrılarak ödemelerinin eşi olan…’nin borçlarından mahsubunun, artanın iadesinin istenmesine karşın yanlış ve yasaya aykırı hesaplamalarla borç çıkarıldığını ileri sürerek, borçları bulunmadığının ve….’ nin ortaklığının devam ettiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre; ortaklıktan istifa eden ortak …’un çıkma payının muaccel olduğu tarih ve miktarın belirlendiği ve yine kendi talebi doğrultusunda bu tarih itibariyle eşi olan diğer davalı-davacı …’in kooperatife olan aidat ve faiz borcu belirlendikten sonra mahsup işlemi yapılmak suretiyle kooperatifçe açılan asıl ve birleşen davalardaki … takip tarihleri itibariyle davalıların aidat borçlarının bulunup bulunmadığının tespit olunduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne; davalı borçlu …’nin borca itirazının kısmen iptali ile … takibine ….222,41 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihi itibariyle ….237,82-TL işlemiş faiz eklenmek ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, kabul edilen asıl alacak tutarı üzerinden %40 … inkar tazminatının adı geçen davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen 2002/160 Esas sayılı davada davacı kooperatifin davalı … hakkındaki talep ve davasının reddine, birleşen 2002/515 Esas sayılı davada davacı
…’nin davalı kooperatif hakkındaki davasının kabulü ile davacı …’nin ….05.2000 tarihinde kooperatif ortaklığından çıktığının tespitine, bu tarihe kadar ödediği aidat toplamı ….110,00 TL’nin kooperatif ortağı …’nin borcundan mahsubuna, davalı kooperatifin ….04.2002 tarih 280 sayılı kararının hükümsüzlüğünün ve davacı …’nin ….05.2000 tarihi itibariyle davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine, birleşen 2002/517 Esas sayılı davada davacı …’nin davalı kooperatif hakkındaki davasının kısmen kabulü ile davalı kooperatifin ….04.2002 tarih 280 sayılı kararının hükümsüzlüğünün ve davacının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin tespitine, ….05.2000 tarihi itibariyle davaya konu edilen ….227,… TL’nin ….832,41 TL aidat ve ….033,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam ….866,… TL’sini aşan ….360,97 TL kısmından dolayı davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen 2002/160 E. sayılı davada davacı-birleşen 2002/515 E. ve 2002/517 E. sayılı davada davalı kooperatif vekili ile asıl davada davalı-birleşen 2002/517 E. sayılı davada davacı … vekili temyiz etmiştir.
…-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl ve birleşen 2002/160 E. sayılı davada davacı-birleşen 2002/515 E. ve 2002/517 E. sayılı davada davalı kooperatif vekilinin tüm, asıl davada davalı-birleşen 2002/517 E. sayılı davada davacı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
…-Asıl dava, itirazın iptali, birleşen 2002/517 E. sayılı dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece karar verilmeden önce 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun …. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve
temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin …/…. maddesinin …. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/…. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’ nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un …/…. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için …. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadırlar.
Somut olayda, dava konusu aidat miktarı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/…. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Öte yandan, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. (09.05.1960 gün ve …/… sayılı YİBK ile YHGK’nın 07.03.2012 tarih ve 2011/… – 799 E, 2012/128 K sayılı ilamı bu yöndedir.)
Bu durumda, mahkemece, karar verilmeden önce yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay asıl ve birleşen 2002/517 Esas sayılı davada hükmedilen işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından değerlendirilerek, gerektiğinde
bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasa değişikliği gözden kaçırılarak, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen 2002/160 E. sayılı davada davacı, birleşen 2002/515 ve 2002/517 E. sayılı davalarda davalı vekilinin tüm, asıl davada davalı-birleşen 2002/517 E. sayılı davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine, (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen 2002/517 E. sayılı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl ve birleşen 2002/517 E. sayılı dava yönünden adı geçen yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz eden kooperatiften alınmasına, peşin harcın istek halinde…’ye iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ….06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.