Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/2562 E. 2013/6030 K. 03.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2562
KARAR NO : 2013/6030
KARAR TARİHİ : 03.10.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasında görülen menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 04.02.2013 gün ve 166 Esas, 489 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
– KARAR –
Davacı vekili, ortalama bir ortak ödemesinin 46.000,00 TL olmasına ve müvekkilinin davalı kooperatife toplam 69.745,00 TL ödeme yapmasına rağmen davalının, 07.09.2007 ve ….01.2008 tarihli ihtarnameleriyle 31.08.2007 tarih itibariyle 34.890,00 TL borç bildiriminde bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin kooperatife borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 04.02.2013 tarih ve 166 E, 489 K sayılı ilamı ile hukuki yararın dava koşulu olduğu (HMK m.114/…-h) ve dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve kararın kesinleşmesine kadar devamının gerekli bulunduğu, ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan kişinin, şayet yargılama sırasında bu ortaklık sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararının kalmayacağı, davacının ortaklıktan çıkarıldığının savunulduğu, bu savunma üzerinde durularak, ihraç kararının kesinleşmiş olması halinde, işbu menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosya kapsamından, davacının parasal edimlerini yerine getirmediğinden bahisle 07.09.2007 tarihinde …. ihtarname, ….01.2008 tarihinde …. ihtarname gönderilmiş, ikinci ihtarname ile tanınan bir aylık süre dolmadan işbu menfi tespit davası 07.02.2008 tarihinde açılmış, davalı kooperatifin bu davadan sonra 04.03.2008 tarihinde davacıyı parasal edimlerini yerine getirmediğinden bahisle ihraç ettiği anlaşılmıştır.
Davacının, ihraç kararının iptalini sağlamak amacıyla açtığı davanın sonucuna bağlı olmaksızın bu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Zira, ihraç kararının iptali davalarında, gerçek borç araştırması aşamasına gelinmesinden önce de ihtarnamelerin şekli unsurlarındaki bir eksikliğin tespiti halinde salt bu nedenle davanın kabulü gerektiğinden her ihraç iptali davasında gerçek borcun mutlaka araştırılması gerekmemektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin …. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, borcun ödenmesi için birinci ihtarda … gün, ikinci ihtarda … aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin
ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, davacı, anılan ihtarnamelerde yazılı borç miktarına ilişkin olarak ikinci ihtarnameden sonra menfi tespit davası açmış olduğundan,bu davanın sonucu beklenmeden, ortak hakkında ihraç kararı alınmaması gerekir.Eğer,menfi tespit davasının varlığına rağmen ihtarnamelerde yazılı borcu ödemediğinden bahisle üye hakkında ihraç kararı alınmışsa,alınan ihraç kararı geçersiz bulunmaktadır.Ancak,menfi tespit davasının ihraç kararının alınmasından sonra açılması halinde dahi, bu durumda da,davacıya gönderilen ihtarnamelerde yazılı borcun doğru olup olmadığı hususu, o davanın sonucunda verilecek karar ile belirleneceğinden, mahkemece anılan dava dosyasının ihraç kararının iptali davası için bekletici sorun kabul edilmesi,anılan davada verilen karar kesinleştikten sonra bu davanın karara bağlanması gerekmektedir.Zira,ortağa bildirilen borç miktarı,gerçek borç miktarını yansıtmalıdır. Aksi halde, ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …. ve …. madde hükümlerine uygun şekilde temerrüde düşürülmüş olmaz. Gerçek borcun tespiti için açılmış bir dava varken,bu sonuçlanmadan,ihtarname ile bildirilen borç miktarının gerçek borç miktarı olup olmadığı henüz ortaya çıkmamış olacağından,bu ihtarnamelerin dayanak yapılması suretiyle ihraç kararı verilemeyeceğinin kabulü gerekir. Dairemiz’in yerleşik uygulaması bu yöndedir.
Diğer yandan, bir kooperatif ortağının istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Salt istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra kooperatifin aidat borcu nedeniyle ihtarname göndermesi ya da takip başlatması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanun’un …/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır. Bu durumda, takibe konu alacaklar istifanın ulaşması ya da ihracın kesinleşmesi tarihinden önce doğmuş ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen “aidat alacağı” kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK’nın vekaletsiz … görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir. Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini ihracın kesinleşmesine ya da noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar
yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararına olup, eşitlik ilkesinin de bir gereğidir. Kooperatifin, davalının ihracının kesinleşmesinden önce doğmuş aidat borçları için takip başlatmasında ve itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı bulunduğu gibi, borcun ödenmesi için ihtar göndermesinde de hukuki yararı mevcuttur. Zira zamanında ödense idi kooperatifin kasasına girecek olan aidatın, çıkma payının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun …/…. ve anasözleşmenin …/…. maddesi uyarınca ihracın kesinleştiği yılın bilançosunun 2012 yılında toplanan genel kurulda onaylanması suretiyle kesinleşmesini izleyen bir ayın sonunda muaccel olduğu tarihe kadar, kasada beklemesinde ve nemalanmasında tüm ortakların yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Ortak ile kooperatif arasında istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle hesaplaşma yapılması gerektiği gibi, çıkma payının ödenmesi sırasında hesaplaşma tekrar gerçekleşecek olup, esasen ortağın çıkma payını talep edip etmeyeceğinin, bu talebin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağının henüz belli olmadığı bir aşamada başlatılan takipte hukuki yarar vardır ve aidat borcunun çıkma payı olarak tekrar ortağa iade edileceğinden bahisle takipte hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Aynı Kanun’un …/son maddesi varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir. Üyenin de takip ya da ihtar üzerine menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
Bu nedenlerle, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan, Dairemizce, ihraç kararı iptali davası sonucunda, davacının ihracının kesinleşmiş olması halinde, menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, sunulan makbuzlar ve bilirkişi raporuna göre, davacının davalı kooperatife aidat borcunun bulunmadığı anlaşıldığından, yerel mahkeme hükmünün onanması gerekirken, bozulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.02.2013 tarih ve 166 E, 489 K. sayılı bozma kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.02.2013 tarih ve 166 E, 489 K. sayılı bozma ilamı kaldırılarak, yerel mahkeme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, davacıdan peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 03…..2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.