Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/2205 E. 2013/5221 K. 09.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2205
KARAR NO : 2013/5221
KARAR TARİHİ : 09.09.2013

MAHKEMESİ :… Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikayetçi vekili, bedeli paylaşıma konu borçlulara ait taşınmazın satımından sonra tüm paranın şikayet olunan vergi dairesine ödenmesine karar verildiğini, ancak vergi dairesi alacağının sadece borçluların vergi borcundan dolayı değil ortağı ve temsilcisi oldukları şirketin borçlarından da kaynaklandığını, şirketin vergi borcundan dolayı ödeme yapılmasının doğru olmadığını, ayrıca gerçek kişi borçlulara karşı takip yapılmadığından geçerli bir haczin de bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile tüm paranın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Şikayet olunan vekili, müvekkilinin vergi alacağı nedeniyle hem gerçek kişi borçlular hem de ortağı ve temsilcisi oldukları şirkete karşı takipler yapıldığını, bu nedenle bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; vergi dairesinin borçlularının şirket ve kişisel borçlarından dolayı da şirket ortakları olan gerçek kişi takip borçluları olduğu, vergi dairesinin önce şirket aleyhine yaptığı takibin semeresiz kaldığı, şirket ortaklarının kişisel borcundan dolayı alacağının bulunması, kişisel borç içinde haciz uygulanmış olması ve davalının haczinin davacının haczinden önce olması gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
Şikayet, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Şirket ortak ve yöneticilerinin, şirketin vergi borcundan sorumluluğu hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde düzenlenmiştir. Şikayetçi vekilince, taşınmaz üzerine müvekkili için konulan haczin dayanağının, taşınmaz sahipleri gerçek kişilerin şahsi ve ortağı olduğu şirkete ait vergi borçları olduğu savunulmuştur. Ancak, şikayet olunanın hem gerçek kişi borçlulara hem de ortağı ve temsilcisi oldukları şirkete karşı sıra cetvelinde paylaşıma konu olabilecek şekilde takip yapıp yapmadığı, yapmış ise bunların tarihleri, bunlara istinaden konulan hacizler, alacak miktarının ne olduğu, şikayet olunanın alacaklarının tahsili için şirket hakkındaki 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde öngörüldüğü üzere borçlu şirketle ilgili yasal işlemleri tamamlayıp tamamlamadığı, bir başka ifade ile şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemediğinin veya tahsil edilemeyeceğinin tespiti bağlamında yeterli girişimde bulunup bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden tam olarak anlaşılamamaktadır. Zira
dosyada mevcut vergi dairesi tarafından gerçek kişi borçlular için tapu sicil müdürlüğüne gönderilmiş ……..2008 tarihli haciz bildiri yazılarında hacizlerin konusu olan amme alacağının takip numarası, türü ve dönemleriyle ilgili somut hiçbir bilgi yer almamaktadır.
Bu durumda, mahkemece yukarıda belirtilen hususların aydınlatılarak ortaya konulması amacıyla, şikayet olunanın ……..2008 tarihli haczine konu alacakları için şartları dairesinde, taşınmaz malikleri olan gerçek kişi borçlular ve şirkete karşı hacze dayanak teşkil eden geçerli takiplerinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla vergi uygulamaları ve mevzuatı konusunda uzman bir bilirkişiden … denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.