Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/1176 E. 2013/1650 K. 18.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1176
KARAR NO : 2013/1650
KARAR TARİHİ : 18.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin aidat ile gecikme zammı ve işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla borçlu aleyhinde … takibine başlandığını, davalı tarafça borç ile kendisinin bir ilgisinin olmadığı, takip konusu alacak ve gecikme zammıyla ilgili devam eden davaların olduğu belirtilerek yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve … inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının 2009 Kasım ayı aidatı dahil ….400,35 TL aidat, 01…..2009 tarihine kadar 34.742,86 gecikme tazminatı ve takibe kadar 372,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 43.516,05 TL borcunun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, %40 … inkar tazminatına karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
…) Dava; aidat, gecikme zammı ve işlemiş faiz alacağının tahsili için başlatılan … takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 266/…. maddesi “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir” hükmünü içermektedir. HMK’nın 281 ve 282. madde hükümlerinde de hakimin bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe takdir edeceği, ancak bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama isteyebileceği gibi, başka bir bilirkişiden rapor alabileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Takip konusu edilen dönem Ocak 2001 – Kasım 2009 olmasına rağmen sadece 2006-2007 tarihli genel kurul tutanakları ile 1998-2005 yıllarına ait defterler incelenmiş, rant farkı olarak belirtilen ….700,00 TL’nin dayanağı, ne zaman iade edildiği ve iade sebebi açıklanmadan son hesap kaleminden düşülmüştür.
Bu durumda; mahkemece, işin çözümünde teknik veya özel bilginin gerekliliği sonucuna varılmış ve bilirkişiden rapor alınması gerekli görülmüş olmasına göre öncelikle davacı kooperatiften, temin edilemezse ilgili Ticaret Sicili Memurluğundan veya davacı kooperatifin anasözleşmenin 41. maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik … İl Müdürlüğü’nden kooperatifin kuruluşundan, 2010 yılına kadar tüm genel kurul tutanakları getirtilip, yeni bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan, genel kurullarda belirlenen aidat
miktarları ve temerrüt faizi oranlarına göre davalının borç miktarı, yapılan ödemeler ve tarihleri, rant farkı olarak belirtilen ….700,00 TL’nin borçtan düşülme tarihi ve sebebini gösteren, rapora itirazları da karşılayan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, oluşacak uygun sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Öte yandan, takip talebinde yer alan gecikme zammı istek kalemi, bilirkişi raporunda ve gerekçede gecikme tazminatı olarak ifade edilmiş olup, esasen bu istek kalemi işlemiş temerrüt faizi niteliğinde olduğundan anılan şekilde nitelendirme yapılması doğru görülmemiştir.
Diğer yandan, Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun …. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüd faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin …/…. maddesinin …. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/…. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. ../..
Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için …. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/…. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, davalıdan istenen aidat miktarı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK’nın 120/…. maddesinde düzenlenmiş yılık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un …/…. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
…) Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
…) Kabule göre; takip talebinde yer alan 276,… TL işlemiş faiz talebinin aşılarak 372,84 TL olarak toplama dahil edilmesi suretiyle toplam alacak talebinin de üzerinde hüküm kurulması da HMK’nın …. maddesi hükmüne aykırı olup, doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.