Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2013/1067 E. 2013/1825 K. 25.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1067
KARAR NO : 2013/1825
KARAR TARİHİ : 25.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin yöneticiliğini yapan davalıların, çalışma dönemlerini içeren belgelerin büyük bir bölümünün 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’na göre gider olarak yazılmaması gereken ve doğrudan kooperatifle ilgili olmayan kalemleri teşkil ettiğini ileri sürerek, bu belgelerin incelenmesi suretiyle kooperatifin amaç ve gayesine uygun bulunmayanların, bu sebeple kooperatifin ne kadar zarara uğradığının, kooperatife davalılar tarafından ne kadar zarar verildiğinin, genel kurul kararlarına rağmen faizler eksik hesaplandığından üye hesapları incelenerek kooperatife ne miktarda zarar ve ziyan verildiğinin, bu şekilde mağdur edilen üyelerin tesbitini; yönetim kurulunun anılan Kanun’a ve genel kurul kararlarına uygun bulunmayan kararlar aldığını, yönetim kurulu üyesi olarak, kooperatife ortak sahalara ve kapıcı dairelere müdahale edildiğini, buralardan yöneticilerin faydalandığını ileri sürerek, yasal olmayan bu işlemler sebebiyle meydana gelen zarar ve ziyanın, huzur hakkı kararı verilerek çıkarlar elde ettiklerinden kooperatife ne miktar zarar verildiğinin, davalılardan …’in başkan olduğu dönemde paraların banka yerine, kasada ve vekili nezdinde muhafaza edilmesi nedeniyle meydana gelen zararların tayin ve tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; ….03.2006 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, dava değerini 40.000,00 TL olarak göstererek, tesbit edilecek zarar miktarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar …, …, …, … ve davalı … ile davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davanın, bir dönem davacı kooperatifin yöneticileri olan davalıların yöneticilik yaptıkları dönemlere ilişkin olarak bir kısım usulsüz işlemler ve harcamaların yapıldığından bahisle, bu harcamaların miktarının, kooperatif ve üyelerinin, davalıların bu usulsüz harcama ve işlemleri nedeniyle uğradıkları zararın tespitine ilişkin olduğu, dava dilekçesi ile belirtilen bütün hususların, sonuçta kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumlulukları ile ilgili olduğu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre sorumluluk davası açılmasının genel kurulun sorumlu yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açılmasına karar
vermesi ve davanın denetçiler tarafından açılması şartına bağlandığı, kooperatifin uğradığı zararın ya kooperatif yönetimleri tarafından veya denetim kurulları tarafından ya da genel kurulca karar verilmek ve seçilmek koşuluyla özel denetçiler veya hesap tetkik komisyonları tarafından tayin ve tespit edileceği, sayılan organların görevlerini, mahkemelere yaptırmanın mümkün olmadığı, sorumluluk davasında ancak yetkili ve seçilmiş organların belirledikleri zararın, gerçek olup olmadığı ve gerçek ise zarara sebebiyet verenin kimler olduğu hususlarının tartışılabilir olduğu, somutlaştırılacak zararın, kooperatif sorumlularına ödettirilmesi istemiyle eda davasına konu edilebilecek hususların, böyle bir tespit davası ile ileri sürülmesinin doğru bulunmadığı gerekçesiyle, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
…) Dava, önceki dönem kooperatif yöneticisi olan davalılar hakkında açılan sorumluluk davası olup, talebin soyut olduğu ve eda davasına konu edilebilecek hususların, böyle bir tespit davası ile ileri sürülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle sonuca ulaşılması doğru görülmemiştir. Hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan HUMK’nın 75, dava sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31/…. maddesi “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflarla birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını, özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir. HMK’nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.
Esasen mahkemelerin görevi, somut uyuşmazlık konusu olarak belirtilen hususlara ilişkin olup, kooperatifin işleyişindeki var olduğu iddia edilen usulsüzlükleri tespiti için soyut durumların sayılarak, somutlaştırmanın sağlanması anlamında bu hususların tespitini talep etmek, somutlaştırma yükümlülüğünü mahkemeye vermek ve yüklemek anlamına gelecektir. Kısmen bu anlama gelen bir bölüm gerekçe doğru ise de, 40.000,00 TL harca esas değer gösterilen dava dilekçesinde bir kısım eylemlerin somutlaştırıldığı, yargılama sırasında aynı miktar gösterilerek, davanın tazminata ilişkin eda davasına dönüştürüldüğünü belirten dilekçeyle davanın ıslah edildiği ve dava dilekçesinde bir kısım davalılar ve eylemler yönünden davanın somutlaştırıldığı da gözönünde bulundurularak, dava dilekçesinde iddia edilen somut eylem kişiler yönünden yukarıda belirtilen şekilde, tazminat isteminin hangi
eylem ve/veya eylemlerden kaynaklandığı, hangi davalının hangi tarihteki ve hangi eyleminden/eylemlerinden tazminatla sorumlu olduğunun ileri sürüldüğü yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, açıklattırılıp, uyuşmazlık kişi ve eylem yönünden belirgin hale getirilerek, maddi olay ortaya çıkarıldıktan sonra olumlu ve/veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Diğer yandan, 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297/…-b maddesi uyarınca “Hüküm tarafların ad ve soyadları ile adreslerini kapsar.” Temyize konu hükmün başlığına yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılan …’ın mirasçıları … ve … ile … mirasçılarının yazılmaması doğru olmadığı gibi, davalı …’in vekaletnamesi ….02.2008 tarihinde duruşma tutanağına geçtiği ve 31…..2008 tarihli oturuma da vekili geldiği halde vekilin adı ve soyadının karar başlığında belirtilmemesi de doğru olmamıştır.
…) Kabule göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. maddesi ve yine aynı Kanun’un 98. maddesi yollaması ile dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyeleri yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasden veya ihmal ile yerine getirmedikleri takdirde oluşacak zararlardan kooperatife karşı da sorumludurlar. Kooperatif tarafından yöneticilere karşı açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi, TTK’nın 341. maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılmasına bağlıdır. Ancak, anılan usuli eksiklikler dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabileceğinden anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmez. Esasen bu hususlar üzerinde mahkemece de re’sen durulması zorunludur.
Somut olayda, ….05.2009 tarihli genel kurulda eski yöneticiler hakkında gerekli davaların açılması, bu hususta açılacak davaların denetim kurulunca açılmasına yetki verilmesi hususu görüşülerek, bu konuda davaların denetim kurulunca açılmasına karar verilmiştir. Genel kurulda alınan bu karar, kişi ve eylem yönünden soyut niteliktedir. Açılan işbu davaya muvafakat niteliğinde de kabul edilemez. Buna göre, davalılar hakkında sorumluluk davası açılması noktasında usulüne uygun alınmış bir karar bulunmadığı gibi, dava, denetçiler tarafından da açılmamıştır. O halde, mahkemece, davacı tarafa, 6100 sayılı HMK’nın 52, 53 ve 54. (HUMK’un 39. ve 40.) maddeleri uyarınca davalılar hakkında eylemin kişi, konu ve kapsamını somutlaştıran bir sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davanın (…) no’lu bent uyarınca somutlaştırılmasından sonra bu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile denetçi sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazı için önel verilmesi, noksan olan usuli işlemler yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi, verilen süre içinde bu eksiklikler tamamlanmaz ise davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekir.
Bu durumda, anlatılan ilkeler çerçevesinde usuli eksiklerin giderilmesinden sonra mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, anılan usuli eksiklikler üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ….03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.