Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/6266 E. 2013/691 K. 08.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6266
KARAR NO : 2013/691
KARAR TARİHİ : 08.02.2013

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatife hisse devri yoluyla üye olan müvekkilinin, devraldığı konuta ilişkin tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalı kooperatifin konutun tapusunu vermeye yanaşmadığını ileri sürerek, davalı kooperatif adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla terditli talebini 68.000,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, dava konusu bağımsız bölüme ilişkin hisseyi devralan davacının, daha sonra bu üyeliğini üçüncü bir kişiye devrettiğini, bu kişinin de kooperatiften istifa ettiğini, böylelikle bağımsız bölümün mülkiyetinin yeniden müvekkili kooperatife döndüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, her ne kadar davalı tarafından dava konusu bağımsız bölüme ilişkin üyeliğin davacı tarafından 21.05.1999 tarihinde üçüncü bir kişiye devredildiği ve kooperatife borcu bulunan davacının tapu isteme hakkının olmadığı ileri sürülmüşse de, davacının üyeliği 25.05.1999 tarihinde devraldığı, dolayısıyla henüz sahip olmadığı bir hakkı devretmesinin mümkün olmadığı, öte yandan davacının herhangi bir aidat borcu var ise bunun tahsili için her zaman icra takibi yapılabileceği ya da ihraç yoluna gidilebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2009 tarih, 2008/8874 E, 2009/547 K sayılı ilamı ile, öncelikle davacının gerçekte kooperatif üyesi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre işin esasına girilmesi, davacının üyeliği kardeşine devrettiği ve bu kişiyle birlikte daha sonraki yıllarda kooperatif genel kurullarına katıldığı savunması karşısında, kooperatif üyeliğinin şekil şartına bağlı bulunmadığı, bir üyenin rızası dahilinde, bir başka kişinin üye olarak başvurması üzerine kooperatifin bu kişiyi üye olarak kabul etmesi, genel kurullara çağırması gibi durumlarda, artık bu kişinin zımnen kooperatif üyesi olduğunun kabulü mümkün bulunduğundan mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinin yerinde olmadığı, diğer yandan davacının kooperatife borcu olup olmadığının, ferdileşmeye geçilip geçilmediğinin, diğer üyelere tapularının verilip verilmediğinin araştırılması ve sonucuna göre tescil istemi hakkında karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan ek bilirkişi raporları doğrultusunda, davacının ve üyeliği devrettiği savunulan kardeşinin davalı kooperatifte dava konusu bağımsız bölüm dışında başka taşınmazlar için de üyeliklerinin bulunduğu ve bu nedenle genel kurullara katıldıkları, davacının dava konusu bağımsız bölüme ilişkin Mayıs 1999 tarihinden sonra 30.06.1999 tarihinde 900,00 TL aidat ödemesinde bulunduğu, bu durumda, davalının, davacının üyeliğini devrettiği ve bu nedenle aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki savunmasının aksine, davacının dava konusu daire için üyelik sıfatının devam ettiği, davalı kooperatifin ferdileşmeye geçerek uhdesinde bulunan daireleri üyelerine devrettiği, bunun yanında davacının, söz konusu daireye ilişkin davalı kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığı, böylelikle tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının, üyesi bulunduğu kooperatifte üyelik hakkına tekabül eden bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde bağımsız bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının üyeliği devrettiği savunulan 21.05.1999 tarihinden sonra aynı üyelikle ilgili 30.06.1999 tarihinde aidat ödemesinde bulunduğu, bu bakımdan davacının kooperatif üyeliğinin halen devam ettiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının davalı kooperatife üye olup olmadığının öncelikle araştırılması gerektiği belirtilen bozma ilamına uyulduktan sonra, yeterli araştırma ve inceleme yapmadan, yalnızca üzerinde 1999 yılı eksik aidatlarına mahsuben alındığı belirtilen bir ödeme belgesine dayalı olarak hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda davacı ve dava dışı S.. A..’ın tüm üyeliklerine, dava konusu 153 nolu üyeliğe ve D Blok 1. Giriş 2. Kat 4 nolu bağımsız bölüme ilişkin bütün bilgi ve belgeler dosya arasına celbedilerek, davalı kooperatiften davalının üyeliği devrettiği savunulan tarihten sonra 2000-2003 yıllarına aidat tahsilatına ilişkin belgelerde davacının isminin bulunma sebebi konusunda açıklama alındıktan sonra, kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılıp S.. A..’ın 16.05.2003 tarihli istifasının tam olarak hangi üyelik ile ilgili olduğu, dava konusu üyelik için S..A..’ın aidat ödemesinde bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınarak davacının söz konusu üyelik için kooperatif üyesi olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, üye olduğu sonucuna varılması halinde, bu üyeliğe bağlı ödemelerini yapmış olduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmiş olmasına göre, şimdi olduğu gibi davanın kabülüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.