YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6227
KARAR NO : 2013/983
KARAR TARİHİ : 21.02.2013
Taraflar arasındaki birleştirilen sıra cetveline itiraz davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde birleşen davada davacı İ.. Ltd. Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, dava dışı Y.. C..’ya ait malların satılarak elde edilen paraların paylaştırılması için sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinde yer alan davalı alacağının muvazaalı olduğunu iddia ederek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen 2009/126 E, 2009/127 E, 2009/132 E.sayılı davalarında, davacı İ.. Ltd. Şti vekili, davalıların alacaklarının muvazalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.
Birleştirilen 2009/129 E. sayılı davada davacı S.. D.. vekili, dava dışı borçlu Y.. Ç.. hakkında kambiyo senetlerine dayalı olarak icra takibi başlattıklarını, davalı ve borçlunun muvazaalı olarak kambiyo senedi düzenlediklerini ileri sürerek, davalının alacağın sıra cetvelinden çıkarılmasını talep etmiştir.
Birleştirilen 2009/109, 129, 132 E. sayılı davalarda davalı M.. B.. vekili, müvekkilinin alacağının faturalara ve borçlu Yusuf’un kredi sözleşmesindeki kefaletinden kaynaklandığını, alacağın gerçek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen 2009/126 E. sayılı davada davalı S.. D.. ile, birleştirilen 2009/127 E. sayılı davada davalı E.. E.. vekilleri; sıra cetvelinde müvekkillerinin alacağına yer verilmediğini savunarak, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, karar başlığında 2009/109 E sayılı asıl dava ile 2009/129 E ve 2009/132 E sayılı birleşen davalar yönünden karar başlığı yapılmış ve buna göre hüküm fıkrası oluşturulmuş olup, asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2010 tarih ve 24 E, 1492 K sayılı ilamıyla, takibe konu bononun keşide tarihi dikkate alındığında bankaya yapılan ödemelere ilişkin alacağın henüz mevcut olmadığı anlaşılmakla bu ödemelerin bonoya bağlanmasının mümkün olmadığı, öte yandan faturanın her zaman tek yanlı olarak düzenlenen belgelerden olduğu, faturaya konu malın teslim edilip edilmediği ve borçlu defterlerinde bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle hükmün 2009/109 E sayılı asıl davada davacı E.. E.. ve 2009/132 E sayılı birleşen davada davacı İ.. Ltd.Şti yararına bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı M.. B..’nın takibinin,faturadaki malların bedeli ile kredi sözleşmesindeki kefaletinden dolayı Y.. Ç..’nın tüm borçlarına istinaden düzenlenen bonoya dayalı olduğu, alacaklıdan mal kaçırma veya davacıların zarar uğratma amacına yönelik olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen (2009/126 E, 127 E, 132E sayılı) davalarda davacı İ.. Ltd. Şti vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin, birleşen 2009/127 E. ve 2009/126 E sayılı davalara yönelik temyiz istemi yönünden;
Mahkemece bozma öncesi verilen ilk karar ile, sadece birleşen 2009/129 E. ve 2009/132 E. sayılı davaların reddine karar verilmiştir.
Davalısı E.. E.. olan 2009/127 E. ve davalısı S.. D.. olan 2009/126 E. sayılı davalar ile ilgili olarak bozmadan önce karar verilmediği ve bu davalara yönelik davacı İ..Ltd. Şti. vekilinin davanın reddine, anılan davalıların da vekalet ücretine yönelik temyiz istemlerinin bulunmaması ve anılan taraflar yararına bir bozma da yapılmaması nedeniyle bu haliyle kesinleşmiş olup, mahkemece, kesinleşen bu davalara ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, anılan davaların reddine ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, vekalet ücreti yönünden hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin, 2009/132 E. sayılı davaya yönelik hükme ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2010 tarih ve 2010/24 E, 2010/1492 K. sayılı bozma ilamında, davalı M.. B..’nın alacağını oluşturan 05.01.2008 tarihli bononun tanzim tarihine göre, bankaya 18.09.2008 – 04.05.2009 tarihleri arasında sekiz dekont ile yapılan ödemenin, alacak henüz ortada bulunmadığından bonoya bağlanmasının mümkün olmadığı belirtildiği halde, mahkemenin, bu ödemelerin gerçek alacağı yansıttığı ve muvazaa bulunmadığına yönelik gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Davalı defterlerinde yapılan inceleme ile, faturaların davalı (satıcı-alacaklı) M.. B..’nın defterlerinde kayıtlı olduğu ancak iki fatura kaydının kapalı olduğu tespit edilmiştir. Kapalı faturanın ödemeye karine olması, üstelik alacaklı-davalı defterlerinde dahi bedeli ödenmiş olarak yer alması, açık olduğu belirlenen 02.06.2006 tarihli faturanın ise 4.000,00 TL bedelli olması, 05.01.2008 tarihli (ileri tanzim tarihli) bono düzenlenmesi ve aradaki süre gözönüne alındığında, bu alışveriş karşılığında 80.000,00 TL bono düzenlenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı açıktır. Bu durumda mahkemece, 2009/132 E. sayılı birleşen dava yönünden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlere, davacı vekilinin 2009/127 E. ve 2009/126 E. sayılı birleşen davalara, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 2009/132 E. sayılı birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalarda davacı İ..r Ltd. Şti yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.02.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.