Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/5228 E. 2012/6110 K. 17.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5228
KARAR NO : 2012/6110
KARAR TARİHİ : 17.10.2012

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, davacı kooperatif ile davalı arasında imzalanan 02.06.1999 tarihli sulama suyu alım satım sözleşmesi uyarınca 1999 yılı çeltik ekim sezonu içerisinde davalının çeltik ürününe su verildiğini, davalı borçlunun suyun bedelini ödememesi nedeniyle 788,00 TL asıl alacak ve 5.696,40 TL işlemiş faizin tahsili için icra takibi başlatıldığını,davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmada alınan beyanında, borcunu ödediğini ve fakat ödediğine dair belgenin elinde bulunmaması nedeniyle ibraz edemediğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 02.06.1999 tarihli sözleşme gereği davalıya tarımsal amaçlı su kullandırıldığının sabit olduğu, davalının ödeme savunması karşısında delil ibraz edemediği, davalının savunmasını ispatlayamaması nedeniyle borçlu olduğunun sabit görüldüğü, davalının icra takibinden evvel temerrüde düşürüldüğüne dair delil bulunmadığı gözetilerek faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile asıl alacak yönünden takibin devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kooperatifin verdiği sulama hizmeti bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davaya konu 24.04.2009 tarihli icra takibinde 788,00 TL toplam asıl alacak, 5.696,40 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen 02.06.1999 tarihli sulama sözleşmesinde, sulama bedelinin %30’unun sözleşmenin düzenlendiği tarihte, %70’inin ise 30.11.1999 tarihinde ödeneceği belirlenerek, borcun ödenme tarihi kesin olarak kararlaştırıldığından davalının belirtilen zamanda borcunu ödememesi nedeniyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekmektedir.
Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüd faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olay bakımından, davalının temerrüdü gerçekleştiğinden, davacının asıl alacağı yanında gecikme faizinin hesaplanması için mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenlemeler de gözetilerek, faiz oranının tartışılması hususunu da içerir denetime elverişli bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.