YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4753
KARAR NO : 2012/6635
KARAR TARİHİ : 12.11.2012
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin davalı aleyhine kooperatif aidat borcundan kaynaklanan alacağın faiziyle birlikte tahsili için icra takibi yaptığını, davalının borca ve fer’ilerine itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma,dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu,düzenlenen bilirkişi raporuna göre takip tarihi itibariyle davalının davacı kooperatife 5.920,00 TL asıl aidat borcu ile 17.503,60 TL gecikme zammı olmak üzere 23.423,60 TL borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir.
1)Dava,aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra takibine yaptığı itirazında üye olmadığını belirtmeyen davalı, itirazın iptali davasında bu itirazı ile bağlı değildir. Davalı tarafça yasal süresinde cevap verilmemekle dava inkâr edilmiş olup, davacı kooperatifin ortağı olmadığını inkâr kapsamında temyize getiren davalının yargılama sırasında da bu hususu inkar kapsamında savunduğu mahkemece kabul edilerek, kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul tutanakları ile hazirun cetvelleri üzerinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, davalının davacı kooperatifin açık ya da zımni olarak ortağı olup olmadığı, ortak ise genel kurul kararlarına dayalı olarak aidat alacağının belirlenmesi gerekirken, açıklanan şekilde yapılmış bir incelemenin tamamını yansıttığı anlaşılamayan ve denetlenemeyen yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Davacı vekili ile davalının temyizine gelince;
Mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olay bakımından, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul, bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK ’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’ nın 88 nci maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120 nci maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır.3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, mahkemece 2001-2010 yıllarına ilişkin aylık %5 işlemiş temerrüt faizi üzerinden hesaplama yaptığını bildiren bilirkişi raporuna itibar edilmiş, işleyecek faiz oranının yasal olduğu hükümde belirtilmiştir. İşlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faizi oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata, yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, davalının kooperatif ortağı olduğunun tespiti halinde asıl alacak miktarı için de yukarıda 1 nolu bozma nedenine ilişkin açıklanan araştırmanın yapılması, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, davalı temyizi bakımından asıl alacak miktarı ile işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı; davacı temyizi bakımından ise takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün davacı ve davalı yararına ayrı ayrı bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı ve davalı yararına ayrı ayrı BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.