Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/4669 E. 2012/6058 K. 16.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4669
KARAR NO : 2012/6058
KARAR TARİHİ : 16.10.2012

Taraflar arasındaki kooperatif ortaklığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi H..Ç..’nın 18.03.2010 tarihinde vefatından sonra davacıların 28.03.2010 tarihinde kooperatife başvuruları üzerine davalının ortaklığa kabul kararı verdiğini, davalının daha sonra veraset ilamı ile başvurmalarını istemesi üzerine 13.05.2010 tarihinde yeniden yaptıkları başvurunun da olumlu sonuçlandığını, daha sonra davalının 14.05.2010 tarihli karar ile ortaklığa kabule ilişkin önceki kararını iptal ettiğini ileri sürülerek, davacıların miras payları oranında davalı kooperatifin ortağı olduklarının tespitine, ortaklığı sona erdiren ve çekişme çıkaran davalının çekişmesinin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebi üzerine, yönetim kurulunca 28.03.2010 tarihli karar ile H.. Ç..’ya ait üyeliğin intikal nedeniyle davacılardan M..Ç..’ya devrine karar verildiğini, yalnız davacının üye yapılması hatasının giderilmeye çalışıldığından üyeliğin iptaline karar verildiğini, müvekkili tarafından istenilmesine karşın, küçük N..Ç..’ya üç aylık süre içerisinde temsilci tayin edilmediğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların murisi H.. Ç..’nın 18.03.2010 tarihinde ölümü ile mirası ve kooperatif ortaklığı hakkının dört pay üzerinden ¼ payının davacı eş M.. Ç..’ya, ¾ payının ise N.. Ç..’ya kaldığının veraset ilamı ile doğrulandığı, kooperatifin yalnızca M..Ç..’yı üye kabul etmesi yerinde olmadığı gibi sonradan üyeliğini yasal prosedüre uymadan iptal etmesinin de doğru olmadığı, temsil hukukuna ilişkin kurallar nedeniyle maddi hukuka ilişkin hak sahipliği yönünde çekişme yaratan bu işlemlerin doğru bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile veraset ilamındaki paylar oranında davacıların davalı kooperatife üye olduklarının ve üyeliklerinin devam ettiğinin tespitine ve çekişmenin bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında “Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Anasözleşmede gösterilecek şartlarla, ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir.” hükmüne; kooperatif anasözleşmesinin 16.maddesinde ise “Ferdi münasebete geçilmeden önce ölen ortağın kanuni mirasçılarının üç ay içinde temsilci tayin ederek kooperatife bildirmeleri halinde, ortaklık hak ve yükümlülükleri kanuni mirasçıları lehine devam eder. Mirasçıların temsilci tayin etmemeleri veya ortaklığa devam etmek istememeleri halinde, ölen ortağın alacak ve borçları 15’nci madde hükümlerine göre tasfiye edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 19.maddesi hükmüne göre her ortaklık payı bir kişiyle temsil edilir. Diğer anlatımla, ortaklık payı kendi içinde bölünemez. Birden fazla kişinin aynı pay için ortak olması mümkün değildir.
Öte yandan, Kooperatifler Kanunu’nun 8. ve anasözleşmenin 10.maddeleri gereğince kooperatife ortak olabilmek için medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak gerekir. Bu durumda mahkemece, mirasçı N..Ç..’nın reşit olmaması nedeniyle anasözleşmenin 16. maddesi doğrultusunda temsilci olması mümkün olmadığından, mirasçılar arasında veraset ilamındaki paylar geçerli olmak üzere kooperatif nezdinde temsilci olarak M.. Ç..’nın kabulü ile, muarazanın bu şekilde giderilmesi gerekirken, kooperatife temsilcinin bildirilmesi halinde, ortaklık hak ve yükümlülüklerin mirasçılar lehine anılan düzenleme gereğince devam ettiği gözetilmeden, payın bölünmesini ve her mirasçının kooperatif nezdinde ayrı ayrı ortak sayılmasını sonuçlayan ve bu hali ile Kooperatifler Hukuku ilkelerine aykırı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.