Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/4582 E. 2012/5781 K. 08.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4582
KARAR NO : 2012/5781
KARAR TARİHİ : 08.10.2012

Taraflar arasındaki üyelik tespiti ve tapu iptal ve tescil davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı tapu iptali ve tescil davasının reddine, üyelik tespitinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin Hürriyet Mah., 1369 ada, 201 parselde tapuya kayıtlı C Blok 6 no’lu daireyi M.. D..’dan satınaldığını, peşinat ve aidatlarını kooperatife ödediğini, ancak yeni yönetim tarafından ortaklığının kabul edilmediğini ileri sürerek, üyeliğinin tespit ve tescili ile satın aldığı dairenin adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davacının kooperatif üyesi olmadığını, kooperatif kayıtlarında ödemelerine rastlanmadığını, eski başkanın yasal olmayan işlemlerle gerçekte üye olmayan bazı kişileri üye olarak gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Musa, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının ortaklığının kooperatifçe fiilen benimsendiği, fakat kat mülkiyetine geçilmediği, dairelerin bağımsız konut niteliği kazanmadığı gerekçesiyle, üyelik tespiti talebinin kabulüne, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davacının kooperatif ortağı olduğunun tespiti ile dava konusu edilen dairenin davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçeyle davacının kooperatif ortağı olduğunun tespitine, tescil isteminin reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermek için yeterli değildir.
1163 Sayılı Yasanın 2/2. maddesine göre; yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edilebileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil şartı aranmadan muteberdir. Mahkemece, devir tarihi ve davacının üyelik tarihi itibariyle dava konusu dairenin kimin adına kayıtlı olduğunun araştırılıp, sonucuna göre de söz konusu hükmün somut olayda uygulanabilir olup olmadığı tartışılması gerekir. Bu doğrultuda öncelikle, dava konusu daire kooperatif adına kayıtlı ise bu dairenin davacı veya payını devraldığı kişiye usulüne uygun şekilde tahsis edilip edilmediğinin saptanması gerekmektedir. Anasözleşmenin 62. maddesi uyarınca, konutlar, maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kur’ayla dağıtılır. Ancak 59. maddenin 2. fıkrası uyarınca,
konutların ortaklara önceden dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. 59. maddeye göre yapılan tahsisin genel kurul kararına dayanması, genel kurul kararı bulunmuyorsa yapılan tahsisin sonraki genel kurulda itiraza uğramadan benimsenmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, yönetim kurulu, genel kurul kararına dayanmaksızın ortaklara daire tahsis edemez. Şayet bu şekilde bir tahsis yapılmışsa bunun geçerli bir tahsis olduğu kabul edilemez. Bu durum karşısında, dava konusu dairenin usulüne uygun olarak davacı veya davacının devir aldığını ileri sürdüğü M.. D..’ya veya başkasına tahsis edilip edilmediği, tahsis edilmişse tahsis dayanağının hangi işlem olduğu kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde gerekirse konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla belirlenmelidir. Dava konusu dairenin, davacıya veya payını devraldığı kişiye geçerli bir işlemle tahsis edildiği saptandığı takdirde, davacının akçalı yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin ve kooperatife borcu bulunup bulunmadığının da kooperatif kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle belirlenerek dava konusu dairenin, davacı adına tescil veya tespitine karar verilip verilmeyeceğinin belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Kabule göre de, davacının kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar vermekle yetinilmesi gerekirken, ayrıca üyeliğin tesciline de karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.