Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/4221 E. 2012/6874 K. 22.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4221
KARAR NO : 2012/6874
KARAR TARİHİ : 22.11.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. … gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesi ile müvekkiline ait taşınmaz üzerinde davalının inşaat yapımını taahhüt ettiğini, işin sözleşmede öngörülen sürede yerine getirilmediğini, sözleşmenin 10’ncu ve 11’nci maddelerine göre fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak cezai şart ve eksik ve ayıplı imalatlardan kaynaklanan talep ve dava hakları saklı tutularak toplam 300.000,00 TL cezai şart ile yükleniciye isabet edecek olan 10, 11, 19, 26, 28 ve 30 no’lu daireler ile 38 no’lu dükkanın değerinin tespiti ile yapılacak mahsupla alacak oranında mülkiyetlerinin müvekkiline ait olduğunun tespit ve tescil ile bu talep mümkün olmadığı takdirde, cezai şart alacağının tespitini ve davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili şirketin davacıya ait olacak daireleri sözleşmede verilen süre içerisinde teslime hazır hale getirdiğini, müvekkilinin üzerine düşen edimlerini yerine getirmesine ve hak kazanmasına rağmen arsa sahibinin 38 no’lu dükkan ile 11, 12, 19, 26, 28 ve 30 no’lu dairelerin satış yetkisini vermediğini, bunun için çekilen ihtardan sonuç alınamadığını, davacı arsa sahibinin kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında aktedilen sözleşmenin 10 ncu maddesine göre teslim süresinin 36 ay olarak öngörüldüğü, yüklenicinin inşaatı iskan raporu alınmış olarak 14.12.2009 tarihinde teslimi gerektiği, 31.12.2009 tarihli ilgili belediye yetkilisinin imzası ve mührünün bulunduğu yıl sonu seviye tespit tutanağında inşaatın gerçekleşme seviyesinin %95 olduğu, iskan ruhsatının halen alınmadığı, ancak davacı arsa sahibinin peyzaj ve iskan şartına bırakılan iki daire ile bir dükkanın tapu devrini elinde bulundurma yetkisi var iken dava tarihi itibari ile ve halen 11, 12, 19, 26, 28 ve 30 no’lu daireler ile 38 no’lu dükkanın davacı adına kayıtlı olduğu, davalının 06.10.2010 tarih 411 yevmiye no’lu ihtarname ile bu taşınmazların ferağını talep ettiği, davacı arsa sahibinin ferağ vermekte temerrüde düştüğü, inşaatın teslim süresinin uzamasında kusurlu davrandığı, bu nedenle cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki 14.12.2006 günlü kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre inşaatın iskan ruhsatı alınmış halde teslimi gereken tarih 14.12.2009′ dur. Davalı sözleşmeye uygun şekilde anılan tarihte teslimi gerçekleştirememiş olduğundan temerrüde düşmüştür. Davalı yüklenici savunmasında sözleşme ile kendisine ait olacağı kararlaştırılan bağımsız bölümlerin zamanında devredilmediği için işin uzamasına davacının neden olduğunu ileri sürmüştür. Ne var ki sözleşmede yükleniciye devredilecek bölümlerin aşamaları gösterilmiş ise de, devir zamanları kesin vade şeklinde tayin edilmiş değildir. Bu itibarla anılan sebeple arsa sahibinin Borçlar Kanunu’nun 101. maddesine uygun şekilde temerrüde düşürülüp düşürülmediğinin araştırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Dosyaya bu açıdan bakıldığında ise davalı yüklenicinin işi teslim etmesi gereken tarihten önce davacıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir delil bulunamamıştır. Kaldı ki belirtilen husus yargılama sırasında davalı yüklenici tarafından ileri sürülmüş değildir. Şu halde, davacı arsa sahibinin davalıya ait bölümleri süresinde devretmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinde, isabet bulunmadığından bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.