Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/4006 E. 2012/5357 K. 24.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4006
KARAR NO : 2012/5357
KARAR TARİHİ : 24.09.2012

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, davalının kooperatif üyeliğinden 16.06.2009 tarihinde istifa ettiğini, istifa eden ortaklara karşı yükümlülüklerin Kooperatifler Kanunu’nun 17.ve anasözleşmenin 15.maddesinde düzenlendiğini, üyelik nedeniyle kendisine verilen taşınmazı iade etmek zorunda olduğunu, ancak aidatlarını geri isteyebileceğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı bulunan 42888/1 parsel E Blok 31 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde davalıya iade edilmesi gereken aidat miktarının mahsubu ile taşınmaz bedelinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının ortaklıktan ayrıldığı dönemde kooperatifin tüm inşaat ve imalat işlerini tamamlayarak ortaklarına konutlarını teslim ettiğini, genel kurulda tasfiye kararı alındığını, kooperatifin artık hiçbir inşaat ve imalat yapmadığını, toplanan aidatlarla diğer parseldeki bakım ve onarım işlerini yaptığını, esasen davalının peşin ödemeli ortak olduğundan aidatlardan sorumlu tutulamayacağını, ayrıca haksız ödemelerin talep edildiğini, bu nedenle istifa ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı kooperatifin amacının gerçekleştiği, tasfiye sürecine girdiği, artık dava konusu taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin kalmadığı, bu nedenlerle tescil isteminin hukuka uygun olmadığı, yargılama aşamasında davalının kooperatife borçlu olduğu tespit edilmişse de davacının taşınmaz değerini istediği, davacının istifa nedeniyle isteyebileceği alacakların ayrı bir davaya konu edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, istifa eden ortağa verilen konutun tapusunun iptali ve kooperatif adına tescili istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1.maddesi uyarınca, yapı kooperatiflerinin amacı karşılıklı yardım ve dayanışma içinde ortaklarını konut veya işyeri sahibi yapmaktır. Kooperatifler giderlerini ortaklarından topladıkları aidatlar ile karşılamak zorunda olduklarından, ortağın da konut isteyebilmesi için yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi ve kooperatife borcu olmaması gerekir. İstifa eden ortak ise ancak Kanun’un 17. ve anasözleşmenin 15.maddesine göre kooperatiften istifa ettiği yıla göre genel gider payı düşüldükten sonra ödediği aidatın iadesini isteyebilir. Çıkan veya çıkarılan ortağın, kooperatif ortaklığı nedeniyle edindiği hakları da kooperatife iadesi gerekir. Bunun istisnası Kooperatifler Kanunu’nun 81.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanun maddesinin 5983 sayılı Kanunu’nun 2.maddesi ile değiştirilen 2.fıkrası hükmüne göre; amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar. Fakat bu yasa maddesi dava açıldıktan sonra, 13.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.5.2011 tarih ve 2011/11-233 Esas, 2011/330 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1. maddesi; bu kanunu, Türk Medeni Kanunu’nun ayrılmaz bir cüzü (parçası) olarak kabul etmiştir. 4722 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde de; “Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.” denilmekte ve aynı yasanın 3. maddesiyle de yasa ile öngörülen farklı düzenlemeler ayrık tutulmaktadır. Bu itibarla, uyuşmazlık konusu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir. Kooperatifler Kanunu’nun 81/2.maddesine 5983 sayılı Kanun ile eklenen hükmün, aksine bir düzenleme bulunmadığı için geçmişe uygulanamayacağı mahkemenin de kabulündedir. Bu nedenle, tasfiye sürecine girmiş kooperatifin, çıkan ya da çıkarılan ortaktan konutunu geri alamayacağına dair hükmün somut olayda uygulanması mümkün değildir. İstifa eden ortaktan inşaat finansman gideri de istenemez. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17 nci maddesine göre kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortağın kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığının ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğunun ayrıldığı yıl bilançosuna göre belirlenmesi gerekmektedir. Davalının kooperatif ortaklığından istifa etmesi nedeniyle kooperatifçe ortakları için yaptırılan daireler üzerinde hakkı kalmayıp, dairenin kooperatife iadesi ile davalının ancak ayrıldıkları yıl bilançosuna göre payına düşeni talep edebilmesi mümkündür. Başka bir deyişle, ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil ortaklıktan kaynaklanan tüm hakların kooperatife iadesi gerekir. Davanın açıklanan ilkeler uyarınca sonuçlandırılması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.