Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/3070 E. 2012/6243 K. 30.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3070
KARAR NO : 2012/6243
KARAR TARİHİ : 30.10.2012

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 01.03.2012 gün ve 2011/3437 Esas, 2012/1546 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:

– KARAR –
Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, aidat borçlarını geç ödemesi nedeni ile genel kurul kararında belirlenen gecikme faizi alacağı için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, ortaklığı devralma tarihinden önceki borçların faizinden sorumlu olmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ortakların tümünü ilgilendiren konularda alınan genel kurul kararlarının tüm ortakları bağladığı, genel kurulda alınan gecikme faizi ile ilgili kararın da iptal edilmediği sürece davalı ortağı bağlayacağı, Kooperatifler Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca ortaklığı devralan kişinin ortaklığı tüm hak ve borçları ile devraldığı için şayet varsa eski borçlardan da sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı yararına % 40 icra inkar tazminatının tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemiz’in 01.03.2012 tarih ve 2011/3437-2012/1546 E-K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Bu kez, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1) Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve özellikle gerekçede anasözleşmenin 17/3 ncü maddesi yerine, anılan Kanun’un 35 nci maddesine yer verilmesi doğru olmamış ise de, bunun varılan sonuca bir etkisinin bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan ve HUMK’nun 440’ncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, davacı kooperatif tarafından davalı ortağın gecikme cezası borcu olduğu iddiası ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece karar verildikten ve Dairemizce temyiz incelemesi yapıldıktan sonra karar düzeltme aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu’nun 7. maddesinde, “Türk Borçlar Kanunu’nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesi, “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesine göre genel kurul, bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktarı ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarda kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’ un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranını belirlerken, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadır.
Davaya konu takip talebinde, davacı kooperatifin 18.10.1997 tarihli genel kurul toplantısında, ödemelerini geciktiren üyelere aylık % 15 faiz uygulanmasına dair alınan karara dayanılarak 25.06.2000 tarihli genel kurul toplantısında kararlaştırılan aidatın geç ödenmesi nedeniyle, ödeme tarihine kadar işleyen temerrüt faizinin tahsili istenmektedir. Davacının takip konusu ettiği temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesindeki sınırlamaya tabi olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, karar düzeltme aşamasında yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, takibe konu işlemiş temerrüt faizi miktarının belirlenmesinde esas alınması gereken temerrüt faizi oranı bakımından gerektiğinde bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiğinden ve 13.05.2006 tarihli genel kurulda ödemelerini geciktiren üyelerden 15.06.2006 tarihine kadar ödeme yapanlara aylık % 5, bu tarihten sonra ödeme yapanlara aylık % 15 oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanacağı kararlaştırılmış olmasına ve davacı tarafça 22.06.2000 tarihli genel kurulda belirlenen parasal yükümlülüğe ilişkin olarak 08.03.2006 tarihinde ödemede bulunulmuş olmasına rağmen Mahkemece, aylık % 15 oranı üzerinden hesaplama yapılması da doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, onandığı anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemiz’in 01.03.2012 tarih ve 2011/3437-2012/1546 E-K.sayılı onama ilamının ortadan kaldırılarak yerel mahkeme kararının anılan nedenlerle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemiz’in 01.03.2012 tarih ve 2011/3437-2012/1546 E-K.sayılı onama ilamının ortadan kaldırılarak yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, 30.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.