Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/3000 E. 2012/4490 K. 29.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3000
KARAR NO : 2012/4490
KARAR TARİHİ : 29.06.2012

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde davalı için dava dışı üçüncü kişiden akaryakıt alındığını, bunun için üçüncü kişiye verilen bonoyu müvekkilinin kooperatif başkanı olarak imzaladığını, bononun tahsili için müvekkiline ve kooperatife karşı girişilen icra takibi kapsamında müvekkilinin 5.900,00 TL ödemek zorunda kaldığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, 5.900,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcisi, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kooperatifin temsilinin ve borç altına sokulmasının çift imza ile mümkün olduğunu, davacının tek başına kooperatifi borç altına sokma yetkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu akaryakıt işleminin yapıldığı ve bononun düzenlendiği tarihte davacının tek başına kooperatifi borçlandırma yetkisinin ve taraflar arasında kefillik ilişkisinin de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının davalı kooperatif için bono keşide etme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kanunu’nun 59/1. maddesi hükmü karşısında temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden bono karşılığında mal alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine özel kişilere borçlanma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borçlanılmış ise uyuşmazlık ilke olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Bu durum karşısında; davacının davaya konu borcun kaynağını teşkil eden kooperatif adına imzalayıp verdiğini iddia ettiği bono karşılığında alındığı belirtilen akaryakıtın kooperatif uhdesine girip girmediği, kooperatif için kullanılıp kullanılmadığı konusu, kayıtlar üzerinde denetime elverişli bir şekilde kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişi aracılığı ile tespit edilmeli, akaryakıtın alındığı ve bononun verildiği iddia edilen tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü, bono karşılığında akaryakıt almasını gerektirir bir gereksinimi bulunup bulunmadığı, bu harcamanın ne şekilde muhasebeleştirildiği, gelirler ile giderler arasında fark bulunup bulunmadığı, dava konusu paranın gelir gider farkı ile uyum gösterip göstermediği, bu durumun genel kurulda görüşülüp görüşülmediği belirlenmelidir. Defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, kooperatif kayıtlarındaki düzensizlik ve karışıklığın, borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi gerekir. Ayrıca kooperatif anasözleşmesi getirtilmek suretiyle, amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır.
Mahkemece kooperatif defterlerinin temini konusunda davalı kooperatife ihtarlı davetiye tebliğ edilerek defterlerin sunulmaması durumunda talebe konu alacağın kooperatif uhdesinde bulunduğunun kabul edileceğinin bildirilmesi ve açıklanan bu ilkeler doğrultusunda araştırma yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.