Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/2731 E. 2012/4889 K. 12.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2731
KARAR NO : 2012/4889
KARAR TARİHİ : 12.07.2012

Davacının açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil T. E..Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin balık yetiştiriciliği ile iştigal ettiğini ve ekonomik darboğaza girdiğini, üretime devam edilmesi, tasarruf tedbirlerinin uygulanması, ortakların koyacakları nakit para ve borçların yapılandırılması suretiyle iflas halinden kurtulabileceğini ileri sürerek, iflasın ertelenmesinin bir yıl süre ile uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, erteleme süresi içinde özvarlığın lehe değiştiğini, mevcut stokların satışa hazır hale gelmesi ile tüm borçların ödenebileceği gerekçesiyle iflas erteleme kararının bir yıl süreyle uzatılmasına karar verilmiştir.
Kararı, müdahil T. E..Bankası A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
İflasın ertelenmesini (veya erteleme kararının uzatılmasını) isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir. Erteleme kararının uzatılması taleplerinde ayrıca, süreç içinde meydana gelen olumlu ve olumsuz gelişmeler kayyım ve bilirkişi heyet raporları vasıtasıyla değerlendirilmeli; projenin başarı şansı, davacı şirketin erteleme hususundaki tutumu da dikkate alınmalıdır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda özellikle borca batıklığın tesbiti noktasında, varlıklar ve borçlar karşılaştırılması yapılmamış; varlıkların rayiç değerleri yerindeki keşifle belirlenmekten ziyade, “reel değer azalış farkı” şeklindeki bir hesap kaleminin, TTK’nun 324’üncü maddesine aykırı biçimde kaydi değerlere yansıtılması suretiyle belirlenmiş; bir aktif kalemi olmakla birlikte varlık değeri sayılamayacak amortismanlar hesaplamaya dahil edilmiş ve borçların dökümünün yapılması yerine, aynı hesap kaleminin sermaye, yedekler ve kâr/zarar hesapları grubundan düşülmesi suretiyle borca batıklık belirlenmiştir. Bu şekildeki hesaplama denetime elverişli olmadığı gibi yasanın aradığı unsurları da karşılamamaktadır. Öte yandan yine reel değer azalış farkı tesbiti suretiyle oluşturulan 4.11.2009 tarihli raporda (-) 1.708.762,33 TL olarak belirlenen özvarlığın, aradan yaklaşık iki sene geçmesinden sonra 12.12.2009 tarihli raporda (-) 1.518.204,90 TL’ye inmiş olması, süreç içinde projeye uygun ve ciddi bir iyileşmenin gerçekleşmediğini göstermektedir. Bilirkişi raporunda bu hususa da değinilmemiş, sadece stokların satılması ve bir kısım havuzlardaki balıkların, süreç içinde büyüyecekleri öngörüsü ile yetinilmiştir. Diğer taraftan 3.231.273,38 TL’lik şüpheli alacağın bulunmasının (bunlar için dava ve takip yollarına girişilmiş olsa da) bir yönetim zafiyeti olup olmadığı noktasında dikkate alınması, fiktif işlemlere ya da alacaklılardan mal kaçırma maksatlı girişimlere dayalı olup olmadığının netleştirilmesi de gerekir.
Bu durumda mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve süreç içindeki uygulamaların projede gösterilen iyileştirme unsurlarına uygun bulunup bulunmadığı hususunda somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.