YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2651
KARAR NO : 2012/4085
KARAR TARİHİ : 11.06.2012
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin 2006 yılında davalı kooperatife üye olarak kabul edildiğini, 2008 yılına kadar kendisi de kooperatif üyesi olan H.. A..ile birlikte ortak olarak minibüsle yolcu taşımacılığı yaptığını, bu kişi ile ortaklığının sona ermesi üzerine kendi aracıyla kooperatifte çalışmak için izin başvurusunda bulunduğunu, çalışma iznini beklerken maddi açıdan zor durumda kaldığı için Mersin ilinde M.. isimli nakliyat şirketinde çalışmaya başladığını, çalışma izni verilmesinde gecikilmesi üzerine noter kanalıyla kooperatife yazı yazdığını, daha sonra davalı kooperatif yönetim kurulu kararı ile üyelikten çıkarıldığını öğrendiğini, çıkarma kararının müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ve haklı gerekçelere dayanmadığını ileri sürerek, çıkarma kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, ihraç kararının usulüne uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; çıkarma kararının davacıya Malatya 2. Noterliği vasıtasıyla 09.07.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davanın üç aylık hakdüşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, üyelikten ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1 maddesi “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir.İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Tüzüğü ‘nün 28 nci maddesinde ise; ” Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa tebliğ memurunun adreste bulumama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri zabıta amir ve
memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda ise, ihraç kararının tebliğine ilişkin evrakın Tebligat Kanunu’nun 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesindeki yasal ve şekli şartları ihtiva etmediği anlaşıldığından, ihraç kararının usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden bahsedilemez. Bu durumda, dava açmak için yasanın tanığıdığı hakdüşürücü sürenin de işlemeyeceği gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.