Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/2514 E. 2012/4771 K. 10.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2514
KARAR NO : 2012/4771
KARAR TARİHİ : 10.07.2012

Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit ve tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davadaki davalı B.. Ü.. yönünden açılan davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.E.. E.. ile davalılardan kooperatif başkanı T.. U..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı asıl davada, davalı kooperatifin 2006 tarihli genel kurul kararı gereğince müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, takibe itiraz edilmediğini ve kesinleştiğini, genel kurul kararının iptali için dava açtığını ve takipteki borçtan sorumlu olmadığını, birleşen davada ise, teslim edilen konutun davalı kooperatif ve yönetim kurulu üyeleri tarafından kendisine haber verilmeden önce davalı B.. Ü..’a devredildiği, Burhan’nın da davalı Y.. S..’a sattığı ve bu kişi tarafından 140.000,00 TL kredi çekilip konut üzerinde ipotek tesis edildiği, bu nedenle evin değeri olan 100.000,00 TL’nin tahsili için davalılar aleyhin icra takibi yaptığını ve buna itiraz edildiğini, evde halen kendisinin oturduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine ve itirazın iptali ile % 40 icra tazminatının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı kooperatif temsilcisi, davacıya konutun teslim edildiğini, borcu olması nedeniyle tapunun verilmediğini, kooperatifin borçları nedeniyle davacının zarar görmemesi için yerinin devredildiğini, borcunu ödediği takdirde tapusunun verileceğini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemişti. Diğer davalılar, cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl davada davacının borçlu olmadığı, aksine kooperatife fazla ödeme yapmış olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile takipteki asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı olan 26.831,25 TL’den kooperatife borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada ise, davacıya tahsis edilen konutun davalılar kooperatif ve yönetim kurulu üyeleri Tahsin, Gencay, Fesih ve Ercan tarafından önce B.. Ü..’a, Burhan’ın da davalı Y.. S..’a satması nedeniyle davacıya karşı 82.833,83 TL sorumlu oldukları gerekçesiyle bu kısma yönelik itirazın iptaline, icra –inkar tazminatı talebinin reddine, davalı B.. Ü.. yönünden açılan davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı vekili ve birleşen davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Asıl dava, menfi tespit, birleşen dava ise, konut teslim edilemeyen ortağa tazminat alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, 06.11.2009 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de, bu rapor gerekçeli ve denetime elverişli değildir. Davacı vekili, asıl davada müvekkili hakkında davalı kooperatif tarafından Karşıyaka 4. icra müdürlüğü’nün 2008/217 sayılı takip dosyasındaki alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yaptığı aidat ödemeler tespit edilirken 30.03.2004 tarihinde 5.100,00 TL ödemenin yapıldığı belirtildiği ayrıca 2004 yılında 4. aydan 12 aya kadar toplam 5.100,00 TL daha ödemenin yapıldığı belirtilerek hesap yapıldığı, bu ödemelerin aynı borcun ödemesi olup olmadığı, dolayısıyla bir kez ödeme yapılmasına rağmen iki kez ödeme yapılmış gibi hesap yapılıp yapılmadığı konusunda denetime elverişli bir rapor bulunmadığı anlaşılmaktadır. Belirtilen ödemenin mükerrer hesap edilmiş olması halinde birleşen davada davacının yaptığı ödemelere göre isteyebileceği tazminat miktarı da değişecektir.
Bu durumda mahkemece, bilirkişi heyetinden belirtilen konuda inceleme yaptırılıp gerekçeli, açıklamalı ve denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Diğer yandan, davacı vekili birleşen davada, kooperatif üyesi olan müvekkiline tahsis edilen dairenin 3. kişilere satılması nedeniyle tapu kaydı verilmediğinden daire bedelinin tahsili için kooperatif ve kooperatif yönetim kurulu üyeleri aleyhine yaptığı icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle itirazın iptali davası açmış, mahkemece bu zarardan hem kooperatif hem de yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Oysa, davacının, böyle bir davada husumeti kooperatif tüzel kişiliğine yöneltmesi gerektiği halde hem kooperatife ve hem de kooperatif yönetim kurulu üyelerine husumet yöneltmesi doğru olmadığından, mahkemece, bu husus üzerinde durulmadan davalı yönetim kurulu üyelerini de zarardan müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.