Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/2359 E. 2012/4683 K. 05.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2359
KARAR NO : 2012/4683
KARAR TARİHİ : 05.07.2012

Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller D.., B.. İ.. ve O..Yapı İnş. Malz. ve Paz. Ltd. Şti. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacı vekili, inşaat sektöründeki daralma ve küresel ekonomik kriz nedeniyle sorunlar yaşayan müvekkilinin 641.227,63 TL borca batık olduğunu, şirketin devam eden işlerin finansmanının sağlanması ve finansmanın rasyonel biçimde kullanılması durumunda yeterli nakit akışının sağlanacağını, borçların ödenebileceğini ileri sürerek, bir yıl süreyle iflas erteleme kararı verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık olduğu, iyileştirme projesinin uygulanabilir olduğu, şirketin mali durumunun iyileşme ümidinin bulunduğu, iflas erteleme kararı verilmesi halinde şirketin borçlarını ödeyerek ticari hayata devam edeceği gerekçesiyle, davacı şirketin iflasının 10 ay süre ile ertelenmesine karar verilmiştir.
Kararı, müdahiller D.., B.. İ.. ve O..Yapı İnş. Malz. ve Paz. Ltd. Şti. vekilleri temyiz etmiştir.
1) Mahkemece iflasın ertelenmesi talebi hakkında verilen hüküm temyiz eden O..Yapı İnş. Malz. ve Paz. Ltd. Şti. vekiline 15.11.2011 günü tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesi İİK’nun 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 30.11.2011 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, anılan müdahilin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2) Müdahiller B.. İ.., D.. AŞ vekillerinin temyizine gelince, dava, borca batıklık nedeniyle iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin mali durumunun ıslahının mümkün olması halinde o şirketin iflasının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Şirket ortaklar kurulu tarafından alınan karar sonrasında yapılan talep üzerine mahkemece, İİK’nun 166/2 maddesine uygun ilan yapılmalı şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için talepte bulunan şirketin sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olması gerekir. Mali durumun iyileştirilmesi imkanının mevcut olup olmadığı somut vakıalara dayanılarak tespit edilmelidir. Belirsiz nitelikteki emareler erteleme kararı verilmesi için yeterli kabul edilemez.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iyileştirme projesinin ciddi, inandırıcı ve uygulanabilirliği konusunda yeterli değerlendirme bulunmamakta, “elde edilen ciroların yeterli olmamasına rağmen geçen süreçte şirketin iyiniyetli davranışlar sergilediği” ifade edilmektedir. Oysaki, iflas erteleme kararı verilebilmesi için şirketin iyiniyetli olması yeterli değildir. Ayrıca, sunmuş olduğu iyileştirme projesinin ciddi ve uygulanabilir olması gerekmektedir.
Diğer yandan, iyileştirme projesinde sermaye taahhüt borcunun önceden kapatılmasına yer verilmiş ise de; bilirkişi raporunda, sermaye taahhüdünün 540.466,70 TL’sinin ortakların şirketten olan alacağından karşılandığı belirtilmektedir. Böyle bir durumda, nakit akışı söz konusu olmadığından, sermaye taahhüdünün bu surette yerine getirilmesinin şirket faaliyetlerine ne şekilde yansıyacağı, geri kalan sermaye arttırımının ise taahhüd edilen sürede ödenip ödenmediği ödenmişse, ne şekilde ve hangi tarihlerde yerine getirildiği üzerinde durulması icap etmektedir. Keza, kayyım raporlarında şirketin zarar etmeye devam ettiği, satış maliyetlerinin satış hasılatının üzerinde olduğu birçok kez dile getirildiğinden, şirketin borca batıklıktan nasıl kurtulacağının açıklanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Öte yandan, iflas erteleme talebinde bulunan şirket vekilinin vekaletnamesinde iflas isteme yetkisine; dosya içinde de, iflas erteleme talebinin İİK’nun 166/2 maddesine uygun olarak ilan edildiğine dair bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
Bu durumda, iflas erteleme yetkisini içerir vekaletnamenin dosyaya ibrazının sağlanması, iflas erteleme talebinin İİK’nun 166/2 maddesine uygun olarak ilan edilmesi, iyileştirme projesinin ciddiliğinin ve inandırıcılığının tespiti için yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak konusunda uzman bilirkişilerden müdahil itirazlarını da karşılayacak şekilde yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekirken, soyut, denetime elverişli olmayan, yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle O..Yapı İnş. Malz. ve Paz. Ltd. Şti. vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle müdahiller Denizbank ve B.. İ.. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.