Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2012/1471 E. 2012/3081 K. 25.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/1471
KARAR NO : 2012/3081
KARAR TARİHİ : 25.04.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, kooperatifin ortağı davalının, 2007 yılı temmuz ayından itibaren 2008 yılı Aralık ayına kadar geçen dönemde aidatlarını eksik ödediğini ileri sürerek, şimdilik 27.400,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek aylık %10 faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, davacı kooperatifin ortağı olmadığını, 26.08.2008 tarihli sözleşmenin 7. ve 8. maddesinde bu durumun açıkça belirtildiğini, müvekkilinin ikinci üyelik sözleşmesi yaparken birinci üyeliğine ilişkin borç ve yükümlülüklerini de sona erdirdiğini, bu şekilde müvekkilinin birinci üyelikten kaynaklanan aidat ve gecikme zammını ödediğini, sözleşmenin, müvekkilinin, kooperatif ile bütün alacak verecek ilişkilerini sonlandırılarak iki hissesini de kapsar şekilde yapıldığını borçların 31.06.2008 tarihi itibariyle ödenmiş olduğunu, davacı kooperatifin kötüniyetli olduğunu, her ne kadar müvekkilinin uyarıldığı bahsedilsede herhangi bir bildirimde bulunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının, davacı kooperatifin 1998 yılı genel kurulunda alınan 20.02.1998 tarih ve 59 sayılı karar ile ortaklığa kabulünün yapıldığı, ortaklıktan çıkma veya çıkartılma ile ilgili kooperatif yönetim kurulu tarafından alınmış bir kararın olmadığı, bu haliyle davalının kooperatif ortağı olduğu, 22.04.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, bu üyeliği dolayısıyla davalının 8.490,00 TL borçlu olduğu, öte yandan, davacı ve davalı arasında 26.08.2008 tarihli ”şartlı üyelik” sözleşmesinin düzenlendiği, 11.11.2011 havale tarihli ek bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, söz konusu üyelik nedeni ile davalının toplam 1.554,76 TL borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 1. ortaklık hissesi için toplam 8.490,00 TL, 2. ortaklık hissesi için ise 1.554,76 TL, olmak üzere toplam 10.044,76 TL’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 1. ve 2. maddelerine göre % 10 oranında ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Davalı vekilinin temyizi yönünden;
1) Dava, parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı ortak aleyhine, davacı kooperatifçe girişilen alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 1. ortaklığının normal statülü ortak olduğunun kabulüyle hükme esas alınan bilirkişi raporunda
yapılan hesaplamaya dayalı olarak sonuca ulaşılmışsada davalı ortağın, kooperatif ortağı olmadığı ve 26.08.2008 tarihli sözleşmeye göre borcu bulunmadığı savunmaları doğrultusunda, 22.04.2011 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda davalının 1. ortaklığa kabulü konusunda 1998 yılı genel kurulunda karar alınması yönünde 06.08.1997 tarih ve 47 sayılı yönetim kurulu kararı alındığı ve 20.02.1998 tarih ve 59 sayılı yönetim kurulu kararı ile de 1997 tarihli genel kurulda davalının ortaklığı ile ilgili alınan karar olduğunun belirtilmesine göre anılan yönetim ve genel kurul kararlarının getirtilip bu kararların ve 26.08.2008 tarihli sözleşmenin birlikte değerlendirilerek, davalının kooperatif 1. ortaklığının statüsü yani şartlı ortak olup olmadığının tartışılıp oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, Borçlar Kanunu`nun 104/son madde ve fıkrası uyarınca, gecikme faizine faiz yürütülmesi mümkün değildir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda 1. ortaklık için hesaplanan toplam borç miktarı olan 8.490,00 TL nin 4.040,00 TL si faiz alacağına ilişkin olmasına rağmen hükümde 8.490,00 TL üzerinden % 10 faiz ile faize faiz yürütülmesine karar verilmesi ile açıklanan madde hükmü ihlal edilmiş olmaktadır. Mahkeme kararının bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan, 1086 sayılı HUMK un 74. ve 6100 sayılı HMK nın 26/1. maddelerine göre Hakim, her iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Dava dilekçesinin içeriğinden, istenen aidatların ve genel kurulca belirlenen ödemelerin miktar ve tarihi belirtilerek, açıkça ifade edilmesi de, 1. ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerin talep edildiğinin anlaşılmasına göre 2. ortaklıktan doğan genel gider borcunun hesaplanarak, davalı aleyhine bu konuda hüküm kurulması da doğru değildir.
2) Bozma nedenine davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.