Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/4917 E. 2012/2683 K. 06.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4917
KARAR NO : 2012/2683
KARAR TARİHİ : 06.04.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunduğu davalı kooperatife ait taşınmazların dava dışı… İnş.San.Tic.A.Ş.’ne, genel kurul kararı olmaksızın, kanuna ve anasözleşmeye aykırı olarak satıldığını ileri sürerek, taşınmazların satış ve tapuda devri ile ilgili işlemlerin yokluğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı şirketle 1995 yılında plazaların inşaatı konusunda sözleşme yapıldığını, ekonomik kriz nedeni ile inşaatın durduğunu, 19.04.2003 tarihli genel kurulda plazaların kapsadığı arsanın ana taşınmazdan ifrazı ve 26.000.000 USD’den aşağı olmamak üzere satılması kararı alındığını, 1 yıllık süre içinde teklif verenin olmaması nedeniyle 31.03.2004 tarihinde dava dışı şirketle sözleşme yapıldığını, 05.06.2004 tarihli genel kurulda sözleşmenin kabul edildiğini, hukuka aykırı durumun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, kooperatif tarafından genel kurul kararına aykırı satış yapılması iddiasının genel kurul kararının iptali davasında tartışılabileceği, eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen ilk karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.06.2011 tarihli kararıyla, her ne kadar sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince kural olarak sözleşmenin iptalini ancak sözleşmenin tarafları isteyebilir ise de, dava edilen sözleşme mutlak butlanla malûl ise ilgili kişilerin bu sözleşmenin yokluğunun tespitini isteyebilecekleri, davacı tarafından söz konusu sözleşmenin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesinin emredici mahiyetteki hükümlerine aykırı olarak yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece davacının böyle bir davayı açabileceği ve şayet sözleşme yok hükmünde ise sözleşmenin yapılmasındaki sakatlığın icazet yoluyla varlık kazanamayacağı hususu nazara alınarak, neticesine göre karar vermek gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, yoklukla malul olduğu ileri sürülen 31.03.2004 tarihli sözleşme genel kurul kararına dayalı olarak düzenlenmemiş ise de, daha sonra yapılan ilk genel kurul toplantısında müzakere edilerek
oyçokluğu ile onaylandığı, bu genel kurul kararının iptali için açılan davanın reddine dair verilen mahkeme kararının kesinleştiği, sözleşmenin ifası yönünde genel kurul kararında önce herhangi bir işlem yapılmadığı, ancak genel kurul kararından sonra 2006 yılında sözleşmenin ifası amacıyla işlemler yapıldığı, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olan Kooperatifler Kanunu 42/6. maddesindeki kanun emredici kaidesine aykırılığın, sözleşmenin yokluk ile malul olmasını değil, butlana dayalı olarak iptal edilebilir olması sonucunu doğuracağı, daha sonra genel kurulun bu sözleşmeye onay vermesi ile bu eksikliğin giderildiği, bu durumda bozma ilamında belirtilen yokluk durumunun dava konusu sözleşmede bulunmadığı, iptali kabil bir sakatlığın icazet yoluyla ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.