Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/4850 E. 2012/2910 K. 17.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4850
KARAR NO : 2012/2910
KARAR TARİHİ : 17.04.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı kooperatif üyeliğinin tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı-karşı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ve karşı davacı vekili Av. … gelmiş diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı vekili, davalı kooperatifin yüklenicisinden daire satın alarak kooperatif üyesi olan müvekkillerinin dairelerinde ikamet ettiğini, ancak toplam 102 daire yapılmasının kararlaştırılmış olmasına rağmen 48 daire yapıldığını ve 180 kişiye bu şekilde satış yapıldığını ve kur’a çekiminin yapılacağını öğrendiklerini ileri sürerek, kur’a çekiminin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve kooperatife üye olduklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı davada, davacılardan … dışındakilerin kooperatif üyesi olduğunu, bu konuda aralarında bir ihtilaf bulunmadığı gibi, davacıların kooperatife müracaat etmeleri halinde bu durumu öğrenebilecekken dava açmaları nedeniyle haksız olduklarını, bu davanın dinlenemeyeceğini savunarak asıl davanın davanın reddini, karşı davada ise, 20.000,00 TL maddi tazminatın karşı davada davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ana davanın davacıları … ve … ın dava dilekçesinde isimleri geçmekte ise de imzalarının bulunmadığı ve diğer davacı avukatları tarafından vekaletnamelerinin sunulmadığı, yargılama devam etmekte iken davacı …’ın vefat ettiği ve davalı kooperatif ile mirasçıları arasında anlaşma temin edildiği, ana davada yukarıda anılan kişiler dışındaki davacıların 12/09/2008 tarih ve 3 nolu yönetim kurulu kararı gereğince üye olarak kooperatife kabul edildikleri ve yapılan sözleşme uyarınca kooperatife ait taşınmaza girerek taşınmazları kullanmaya başladıkları bu nedenle de kötü niyetli haksız zilyet konumunda bulunmadıkları ecri misil ve tazminat ödemekle yükümlü bulunmayacakları, bir kısım davacılar hakkında konut ve iş yeri dokunulmazlığını ihlal nedeniyle şikayet niteliğinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacıların oturdukları dairelere elektrik
ve su aboneliğinin yapıldığı, aslında davalı kooperatifin 102 dairelik inşaatı 206 kişiye sattığı gerekçesiyle davacılar … ve … hakkındaki davanın HMK’nun 77/1. ve 119/2. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davacı … hakkında davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacıların davasının kabulü ile bu davacıların davalı kooperatif üyesi olduklarının tespitine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Davalı karşı davacı vekilinin asıl dava yönünden temyiz isteminin incelenmesinde;
Asıl davada davalı kooperatif vekili, cevap layihasında asıl davayı kabul ettiğini ve davacıların üyeliklerine itirazlarının olmadığını bildirmesine rağmen, mahkemece davalının dava açılmasına sebebiyet verip vermediği araştırılmadan ve gerekçe gösterilmeden asıl davada tüm yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı halde tek harç alınmak suretiyle davanın sonuçlandırılmış olması da yerinde değildir.
2) Davalı karşı davacı vekilinin karşı dava yönünden temyizine gelence;
Karşı davacı dava konusu dairelerle ilgili davalılar aleyhine men’i müdahale davası açtığını belirtmesine rağmen mahkemece bu dosya araştırılıp değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur.Mahkemece söz konusu davanın araştırılarak sonucunun beklenmesi ya da aralarındaki sıkı irtibat nedeniyle birleştirilme hususunun düşünülmemesi yerinde olmadığı gibi, davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamasına göre, her davalının tazminattan sorumlu olduğu miktarın ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, karşı davacıya bu konu açıklattırılmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin asıl dava yönünden, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karşı dava yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı-karşı davacı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.