YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/479
KARAR NO : 2011/2413
KARAR TARİHİ : 07.12.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
İstemci vekilince açılan iflasın ertelenmesi talebinin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı talebin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
İstemci vekili, ekonomik kriz nedeniyle borca batık olan müvekkili şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelendiğini, bu süreç içinde iyileştirme projesinin başarıyla uygulandığını, borçların azaltıldığını, ancak henüz borca batıklık halinin sona ermediğini belirterek iflasın ertelenmesi kararının bir yıl süreyle ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahil vekili, cevap vermemiştir.
Mahkemece; dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, borc abatıklığın devam ettiği, kârlılık oranının arttığı, sunulan projenin benzer şekilde uygulanmasına devam edilmesi halinde istemci şirketin mali durumunun düzeleceği gerekçesiyle, talebin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, müdahil vekili temyiz etmiştir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması halinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda özetle; şirketin borca batık olduğu, işletmenin gelecekte günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi ve bankalarla yapılan protokollere dayalı yeniden yapılandırmadan doğan kredi borçlarını ödeyebilmesi için acilen sermaye artırımına gidilmesi, işletme ortaklarından borç para alınması diğer tasarruf tedbirlerinin uygulamaya konulması ve daha önce mahkemece verilmiş ihtiyati tedbirlerin devamına karar verilmesi halinde firmanın devamlılığının sağlanabileceği ve mali yapısının iyileştirilebileceğinin imkan dahilinde olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, rayiç değerlerin tespiti için keşif yapılmadan, alınan bilirkişi kurulunun raporu hükme esas alınarak talepte bulunan şirketin iflâsının ertelenmesi kararının bir yıl süreyle uzatılmasına karar verilmiştir.
Ne var ki, bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece uzatma dönemine ilişkin kayyumdan rapor alınarak, bilirkişi heyetine de, şirketin pasifinde gösterilen ortaklara borcun kaynağı ile iyileştirme projesinde ve bilirkişi raporunda belirtilen sermaye artırımı ve iştirakçi ortak katılımının sağlanıp sağlanmadığı açıklattırılmalı, ayrıca aktiflerin rayiç değer tespiti yapılarak, şirketin borca batık olup olmadığı hususları borca batık ise iyileştirme projesinin somut bilgi ve belgelerle desteklenip desteklenmediği, ciddi ve inandırıcı olup olmadığı üzerinde durularak, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yeterli araştırmayı içermeyen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil Yapı ve Kredi Bankası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.