Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/324 E. 2011/512 K. 20.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/324
KARAR NO : 2011/512
KARAR TARİHİ : 20.09.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının aidatlarını ödememesi nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife aidat borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosyadaki belgelere göre, davalının kooperatif ortağı olduğu, davalı ile davacı kooperatif temsilcisi arasında düzenlenen borç ödeme protokolü gereğince yapılan hesaplama ile davalının aidat ve işlemiş faiz borcu bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibe vaki itirazın 669,30 TL asıl alacak ve 1.124,42 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, ortağı olduğu kooperatife, 13.08.2004 tarihli borç ödeme protokolü gereğince belirlenen aidat borçlarının tamamını ödediğini, yaptığı ödemelerinin bir kısmının vekalet ücreti alacağına sayılması üzerine yönetim kuruluna yaptığı başvurunun kabul edilerek, anılan ödemelerin de yönetim kurulu kararıyla aidat borcuna mahsup edildiğini ve aidat borcu bulunmadığını savunarak, yönetim kurulu karar suretini ibraz etmiştir. Davalı, ayrıca, durumunun 26.05.2005 tarihli genel kurulda tartışıldığını ve borcunun bulunmadığının genel kurulda yönetim kurulu başkanınca beyan edildiğini savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bir kısım belgelerin davanın esası ile ilgili olmadığı, davalının, bilirkişi kurulu ek raporuna yaptığı itirazın değerlendirilmediği görülmüştür. O halde, davalı yanca ibraz edilen yönetim kurulu kararı ile genel kurul toplantısı üzerinde durularak, gerektiğinde aynı veya yeni bir bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, davalı savunmalarının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.