Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/2860 E. 2011/2988 K. 30.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2860
KARAR NO : 2011/2988
KARAR TARİHİ : 30.12.2011

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının kooperatif üyesi olduğunu, ortaklık borçlarını ödemediğinden 590,00TL asıl alacak ve 1.405,50TL işlemiş faiz olmak üzere 1.995,50TL alacağın tahsili için başlatılan takibin itiraz üzerine durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talep edilen alacağın sebebinin ve hangi aylara ilişkin olduğunun bildirilmediğini, kooperatife olan borçlar nedeniyle müvekkili tarafından senetler verildiğini, senetlerin ödenerek kooperatiften alındığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının borçlarını geç ve düzensiz olarak ödemiş olması nedeniyle kooperatife takip talebinde olduğu gibi borcu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve asıl alacak üzerinen hesaplanan icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan ortaklık borçlarının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Mahkemece, davalının borcu olup olmadığı ve varsa miktarının tespit edilebilmesi amacıyla iki ayrı bilirkişiden raporlar alınmıştır. 01.11.2006 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalının anapara borcunun bulunmadığı, geç ödemeler nedeniyle faiz borcu olduğu belirtilmiştir. Aynı bilirkişiden alınan 21.03.2007 tarihli ek raporda ise davacının takip miktarı kadar borcu olduğu hesaplanmıştır. 07.11.2007 tarihli ikinci raporda da davacının geç ödemeden kaynaklanan faiz borcu olduğu, anapara borcunun olmadığı belirtilmiş, 25.04.2008 tarihli ek raporda ise davacının takip miktarı kadar borcu olduğu hesaplanmıştır. İkinci bilirkişiden alınan 24.07.2008 havale tarihli 2.ek raporda ise kooperatif kayıtlarına göre davalının takip miktarı kadar borcu olduğu, özellikle davalının itirazının hukuki değerlendirmeyi gerektiği belirtilmiştir. Görüldüğü gibi raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Davalı vekili tarafından raporlara nedenleri de belirtilmek suretiyle itiraz
edilmiş olmasına karşın bu itirazlar değerlendirilmeden ve senetlerin davalının elinde olmasının ödeme kabul edilip edilmeyeceği üzerinde durulmadan karar verilmiştir. Bilirkişi raporlarındaki farklılık da davalı elindeki senetlerin ödeme sayılıp sayılmayacağı tartışmasından kaynaklanmaktadır. Senetler davalının elinde bulunması sebebiyle ödenmiş kabul edildiğinde davalının anapara borcu olmadığı, bu senetlerle ilgili ödemelerin kooperatif kayıtlarında bulunmaması nedeniyle ödeme kabul edilmemesi halinde ise takip miktarı kadar borcu olduğu hesaplanmaktadır. Kararda, senetlerin davalının elinde bulunmasının ödeme yaptığına karine teşkil edip etmeyeceği tartışılmamıştır. Bu durumda mahkemece, senet asılları da getirtilip, gerekirse yeniden uzman bir bilirkişiden rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı ve yeterli gerekçeyi içermeyen yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.