Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/2786 E. 2012/2441 K. 29.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2786
KARAR NO : 2012/2441
KARAR TARİHİ : 29.03.2012

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. M.. D.. gelmiş davacı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– KARAR –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken ortaklıktan 18.02.2008 tarihli noter ihtarı ile ayrıldığını, müvekkilinin ayrıldığı yıl olan 2008’e ilişkin olağan genel kurulun 05.04.2009 tarihinde yapıldığını ve aradan 1 aylık sürenin geçtiğini, her ne kadar kooperatifçe 3 yıl erteleme kararı verilmiş ise de, gerek kooperatife müvekkilinden sonra yeni üye alınması ve gerekse erteleme kararının usulüne uygun alınmamış olduğundan ve kooperatifin mali durumunun iyi olması nedeni ile erteleme kararının yerinde olmadığını, davalı kooperatiften ayrılan başka üyelere ödeme yapılarak eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını, kooperatifin mali durumunu tehlikeye düşürecek bir hususun söz konusu olmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı üyeliğinin muvazaalı olduğu gibi herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını, davacının müvekkiline gerçek bir aidat ödemesi yapamadığını, müvekkili kooperatifin eski yöneticilerinin 21.04.2007 tarihli genel kurulda azledildiklerini, zira bu kişilerin, yüklenici firma ve fiktif üyelerin birlikte hareket ederek müvekkili kooperatifi zarara uğrattıklarını, bu nedenle Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, ayrıca Ankara C. Başsavcılığı tarafından hazırlık soruşturması sürdürüldüğünü, aralarında davacının da bulunduğu bazı üyelerin ödeme yapmayıp, ödemelerini senet olarak kooperatife teslim etmiş gibi gösterildiğini, bu senetlerin de kooperatif yönetimi tarafından yüklenici firmaya sözde iş karşılığı verildiğini, bu işlemlerin danışmalı olarak yapıldığını, senetlerin tahsil edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporu tüm dosya içeriğine göre, aralarında davacının da olduğu 48 kooperatif üyesinin 18.02.2008 tarihinde istifa ettiği bunun üzerine davalı kooperatif genel kurulunun 11.05.2008 tarihinde olağanüstü toplantı yaparak çıkan ortakların aidat ödemeleri için erteleme kararı aldığı, 2008 yılı bilançosunun onaylandığı 05.04.2009 tarihli genel kurulda bu karardan dönülmesine ilişkin bir karar
alınmadığı için dava tarihi itibari ile üç yıllık erteleme süresi dolmadığından davacı alacağının henüz muaccel olmadığı gerekçesiyle, mevsimsiz açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, istifa eden davacının çıkma payı alacağının tahsiline ilişkindir. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1 nci maddesi ve anasözleşmenin 15 nci maddesi gereğince, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun’un 17/2 nci maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
Öte yandan, davalı kooperatif anasözleşmesinin 15 nci maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanamayacaktır. Gerek davacı yerine üye alınması gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, davacının istifa ettiği 2008 yılına ilişkin bilançoyu 2009 yılında tasdik eden genel kurulda ertelemeye ilişkin bir karar alınıp alınmadığı, alınmış ise bu genel kurul tarihi itibari ile ayrılan tüm ortaklara yapılacak ödemelerin bu tarih itibariyle kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği bilirkişi raporu alınarak değerlendirilmelidir. Davacının istifasından sonra, kooperatife çok sayıda ortak alındığından, alınan ortakların doğrudan davacının ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, davacının ortaklık payının yerine ortak alınmış ise, anasözleşmenin 15/2’nci maddesi uyarınca çıkma payının davacıya derhal ödenmesi gerekir. Bu durumda, erteleme kararından davalı yararlanamayacaktır. Davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış olsa bile, yeni ortaklardan alınan aidat ve gelirlerle kooperatifin mali durumunda değişiklik olup olmadığı hususu, kooperatifin mevcudiyetinin tehlikede olup olmadığı kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu durumda, mahkemece bu ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde davanın ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının istifa ettiği 2008 yıl sonu bilançosunu tasdik eden 2009 yılı genel kurulunda kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın alınıp alınmadığı, böyle bir karar alınsın ya da alınmasın davacının üyelik payı yerine yeni bir ortak alınıp alınmadığı hususları tartışılmadan ve değerlendirilmeden, davacının istifa ettiği 2008 yılında toplanan 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararında geçen erteleme süresi dolmadan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddi, eksik incelemeye dayalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.