Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/1378 E. 2011/2681 K. 19.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1378
KARAR NO : 2011/2681
KARAR TARİHİ : 19.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen asıl ve karşı davanın, bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, mahkemece ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl davacı-karşı davalı kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Asıl davada, davacı kooperatif vekili, müvekkili kooperatif ortağı olan davalının,kur’ada kendisine düşen (1) nolu bağımsız bölüm yerine, müvekkili tarafından örnek daire olarak yaptırılan bitişiğindeki bağımsız bölüme oturduğunu ve bu yeri haksız yere işgal ettiğini öne sürerek, konuta vaki müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davacı Metin Bilgü vekili ise, cevap ve karşı dava dilekçesinde; hakkında açılan davanın yersiz olduğunu, müvekkilinin kur’ada kendisine isabet eden (1) no’lu bağımsız bölümü, diğer ortaklar gibi kaba inşaat halinde teslim alarak, masraf yapıp tamamladığını, esasen kendisine ikiz değil, bağımsız dubleks daire verilecek olması nedeniyle, şerefiye parası da ödediğini, ancak bağımsız dubleks vermeyen kooperatifin, 19 konut yapması gerekirken, müvekkilinin konutunun bitişiğine ve bahçesinin bir bölümüne de müdahale ederek, 20. daire olan kaçak ve ruhsatsız konutu inşa ettiğini, hatta şikayeti üzerine bu konutun belediyece kısmen yıkıldığını, dolayısiyle oturduğu daireye haksız bir müdahalesi olmadığını, aksine kooperatifin müvekkili arsasına yaptığı kaçak konutla müdahalede bulunduğunu öne sürerek; vaki müdahalesinin önlenmesine, sözleşme gereği müstakil bina teslimine, bunun mümkün olmaması halinde aynı mevkide bulunan müstakil bina ile ikiz bina arasındaki fiat farkı olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00 TL nin karşı davalı kooperatiften tahsiline dair karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre her iki davanın reddine dair verilen ilk kararın, Yargıtay 11.Hukuk Dairesince bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne ve müstakil bina verilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması ve bozmadan sonra yapılan ıslah ile talebin tazminata dönüştürülmesi doğrultusunda, arsa bedeli hariç müstakil bina bedeli olarak talep edilen 120. 000. 00 TL nin, yasal faiziyle birlikte karşı davalı kooperatiften alınarak, karşı davacıya ödenmesine dair karar verilmiştir.
Karar, asıl davacı- karşı davalı kooperatif vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilirkişi raporu ile dosya kapsamından, karşı davacının oturduğu konutun kaçak ve ruhsatsız yapılan bina olduğu, karşı davacının kendisine müstakil bina verilmesi gerektiği halde müstakil bina verilmediği , ikiz olarak yapılan binalardan şu an oturduğu binaya yerleştiği ve inşaatını tamamladığı, aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen her iki tarafın bu durumu kabullendiği, ancak sığınak yeri nedeniyle çıkan problem üzerine karşı davacının yaptığı şikayet üzerine kooperatifin bir adet kaçak bina yaptığının ortaya çıktığı, ancak belediyece asıl kaçak olan karşı davacının oturduğu binanın yıkılması gerekirken, tapuda kat irtifakı karşı davacı adına olan ve iskan ruhsatı da alınmış bulunan, bitişiğindeki kaba inşaat halindeki dubleks dairenin kısmen yıkıldığı, imara aykırılığın giderilebilmesi için de, her iki binanın tamamen yıkılarak, yeni bir bağımsız dubleks daire yapılması gerektiğinin anlaşıldığı, karşı davacının da kendisine müstakil bina verilemeyeceğinin ortaya çıkması karşısında, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında talebini tazminata dönüştürdüğü ve mahkemece de koşulları oluşmadığından asıl davanın reddedildiği, karşı davanın ise bilirkişice belirlenen bedel de aşılarak tümüyle kabul edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında belirtilen hususlar yeterince araştırılıp, yerine getirilmediği gibi, yapılan değerlendirme ve verilen karar da usul ve yasaya uygun değildir.
Şöyle ki; mahkemece ilgili Belediyeden her iki konutun imar durumu yeniden sorularak, fen ve inşaat bilirkişileri marifetiyle yeniden mahallinde keşif yapılıp, fen bilirkişisine aplikasyon da yaptırılmak suretiyle, karşı davacının halen oturduğu konutun, bitişiğindeki iskanlı ve karşı davacı adına kat irtifaklı (1) nolu bağımsız bölüme zarar vermeden yıkılmasının mümkün olup olmadığı, mümkün değilse, dava tarihi itibariyle her iki bina tümüyle yıkıldıktan sonra kooperatifin karşı davacıya teslim etmesi gereken müstakil binanın kaç TL ye mal olacağı, karşı davacının halen oturduğu binaya yaptığı imalat bedelinin tümünü isteyip isteyemeyeceği, diğer üyeler ve eşitlik ilkesi de gözetilerek , kooperatiften bitmiş bir daireyi talep edip edemeyeceği , sonucuna göre karşı davacının halen oturduğu konuta haksız bir müdahalesinden söz edilip edilemeyeceği hususları, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tanık beyanları da birlikte değerlendirilmek suretiyle yeterince araştırılıp, belirlenmeden karar verilmesi doğru olmadığı gibi; bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin usul hükmü gözardı edilerek ve gerekçesi de gösterilmeden, bilirkişi raporunda belirlenen bedel de aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmediğinden hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davacı-karşı davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün temyiz eden asıl davacı-karşı davalı kooperatif yararına BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.