Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/1367 E. 2011/2526 K. 13.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1367
KARAR NO : 2011/2526
KARAR TARİHİ : 13.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali, şerefiye bedeline itiraz davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifçe dairelerin dağıtımı amacıyla yapılan kur’a çekilişinin hakkaniyete uygun olmadığını, 2004 yılında kooperatiften çıkmak isteyip 2005 yılında asıl borcu ödeyerek üyeliğe döndüğü için kendisinden haksız olarak 7.500,00 TL gecikme faizi talep edildiğini ileri sürerek, kur’aya ilişkin genel kurul kararının ya da üye olmayanlara yapılan daire satışlarının iptalini, yeniden kur’a çekilmesini veya şerefiye bedellerinin yeniden belirlenmesini ve anılan meblağda gecikme faizi borcu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iddiaların dayanaksız olduğunu, yapılan işlerin genel kurul kararları ve kanuna uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 27.229,56 TL şerefiye bedelinin davalıdan tahsili ile davacının 7.500,00 TL faiz borcu bulunmadığının tespitine ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2008 tarih ve 2008/5959 Esas, 2008/6168 karar sayılı ilamı ile; davacının ilk isteminin şerefiye bedelinin belirlenmesi olarak kabul edilmiş olup buna göre karar verildiği, davacının da buna itirazı olmadığı, davacının şerefiye bedellerinin saptanması sürecinde komisyon tarafından yapılan belirlemeye bir itirazı olmadığı, ayrıca bu hususta bir genel kurul kararı alınıp alınmadığı da değerlendirilmeksizin mahkemece şerefiye bedelinin hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle re’sen yeniden şerefiye bedeli belirlendiği, mahkemece, şerefiye bedelinin belirlenmesine ilişkin genel kurul kararı olup olmadığı, varsa 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesindeki şartların bulunup bulunmadığı, bulunması halinde şerefiye bedelinin belirlenmesi prosedürünün anasözleşmenin 61. maddesine uygun olup olmadığı, davacının istifasının Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesine uygun olup olmadığı araştırılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının şerefiye bedellerinin belirlenmesine bir itirazının olmadığı, şerefiye bedellerinin kesinleştiği, şerefiye bedellerinin ödenmesine dair genel kurul kararlarına da itirazı olmadığı, bu nedenle şerefiye bedelinin yeniden belirlenmesini isteyemeyeceği, davacının kooperatiften geçerli olarak istifa etmediği, 13.7.2004 tarihinden önce ödeme yapanların faiz borçlarının silindiği, davacının ilk ödemesinin Nisan 2005 tarihinde yapıldığı, genel kurulca kararlaştırılan kolaylıktan faydalanamayacağı, faiz borcu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemenin ilk kararındaki kabulüne ve davacının buna itiraz etmemiş olmasına göre; dava, şerefiye bedeline itiraz ve faiz borcunun olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen faiz borcu yönünden gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş, soyut genel kurul kararları ile gecikme faizi alınacağının kararlaştırıldığı gerekçesi ile davacının gecikme faizi bulunmadığının tespitine yönelik davasının reddine karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, talep konusu dönemle ilgili olarak kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgeleri incelenmek suretiyle, davacının varsa gerçek gecikme faizi borcu belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin davasının da reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.