Yargıtay Kararı 23. Hukuk Dairesi 2011/1095 E. 2011/640 K. 27.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1095
KARAR NO : 2011/640
KARAR TARİHİ : 27.09.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki birleştirilen kooperatif genel kurul kararının iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-
Davacılar vekili müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 03.02.2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlara itiraz ettiklerini, itirazlarını tutanağa geçirdiklerini bir kısım müvekkilleri üye olmasına rağmen genel kurul salonuna sokulmadıklarını, haksız olarak oylarını kullanmalarına engel olunduğunu, gerçek üyeleri içermeyen hazirun cetveli ile genel kurulun yapıldığını, tutanağın 7. bendinde geçmişte toplanamadığını iddia ettikleri aidatların affedilmesi kararı alarak kendilerini temize çıkardıklarını, yönetim ve denetim kurulunun görevlerini yerine getirmemelerine rağmen kim olduğu belli olmayan üyeler tarafından ibra edildiklerini, 8. ve 9. bentlerde yeni aidat ile yönetim ve denetleme kurulunun huzur hakkının belirlendiğini, ortak niteliği taşımayan üyelerin hiçbir tepki göstermeyerek onayladığını, 10. bentte yönetim kurulu tarafından alınan ortaklıktan çıkarma kararlarının görüşüldüğünü, üç üye dışındaki üyelerin oyuyla kabul edildiğini, salona alınmayan üyeler arasında aday olacak kişilerin olduğu ve diğer haklarıyla birlikte seçme ve seçilme haklarının da gasp edilmesi nedeniyle 11. maddedeki seçimin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek genel kurulun iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada bir kısım davacılar vekili, kooperatifin 03.02.2007 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında üç kişinin her yapılan oylamaya itiraz ettiğini, seçimin usulsüz yapıldığını, asıl üyelerden 14 üyenin içeri alınmadığını, üye olmayanların içeriye alınıp usulsüz oy kullandıklarını ileri sürerek seçimin iptal edilmesini ve yeniden yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların birçoğunun ortaklık paylarını devrettiğini, payını devreden ortağın genel kurul kararının iptali davasını açamayacağını, diğer davacılar yönünden verilen çıkarma kararının kesinleştiğini, çıkarma kararının kesinleşmesi nedeniyle genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, birleşen davada davacı vekilinin 01.05.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı ve neticei talebi değiştirdiğini, hak düşürücü süre geçtikten sonra ıslah yolu ile açtıkları davayı genel kurul kararlarının iptali davası olarak değiştirmek istediğini, davacı … .. ve …’ün genel kurulda alınan kararlar aleyhine oy kullanmadıklarını, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre çıkma kararı kesinleşinceye kadar ortaklıktan çıkarılanların ortak sıfatının devam ettiği, genel kurul çağrısının bu ortaklara da gönderilmesi gerektiği, genel kurul çağrısının taahhütlü mektupla yapıldığı konusunda davalı tarafından sunulan bir delil bulunmadığı, çağrının usulsüz olduğu gerekçesiyle genel kurulun iptaline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1) Davacı yana yapılan genel kurul çağrısı usulsüz olsa dahi, bu husus tek başına genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirmemektedir. Kararların iptali için ayrıca alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece iptali istenen genel kurul kararlarının herbirinin davacılar yönünden yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken salt çağrı usulsüzlüğü gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Davacılardan … 30.10.2008 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini belirttiği halde, mahkemece bu husus gözardı edilerek tüm davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi,
3) Birleşen davada davacılar vekilince yalnızca seçim ile ilgili genel kurul kararının iptali istendiği, davacılar vekilinin sonradan talebini genişlettiği anlaşıldığından diğer genel kurul kararları ile ilgili 1163 sayılı Kanun’un 53/1. maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiği gözardı edilerek birleşen dava yönünden de genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.