Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/6114 E. 2015/6676 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/6114
KARAR NO : 2015/6676
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/319590
MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2011
NUMARASI : 2010/194 (E) ve 2011/83 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, yetkili olmadığı biri ş için yarar sağlama, görevi kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Eylemleri Bürosunda zabıt katibi olarak görev yapan sanığın, katılan B.. T..’nın yabancı uyruklu, bayan arkadaşının ülkede sürekli kalmasını istediği, bunun için daimi ikametgah belgesi alma ihtiyacı duyduğu, bu işlerle sanığın ilgilendiğini öğrenmesi üzerine sanıkla irtibat kurduğunda, yetkisi bulunmadığı ve görevine girmediği halde bu belgeyi alabileceğini söyleyerek katılandan toplam 3.000 TL para alarak yarar sağladığı; katılan Y.. Y..’in ……………… Eğitim Merkezinde öğrenci olduğu, kendisine verilen idari disiplin cezası nedeni ile İstanbul İdare Mahkemesine başvurduğu, mahkemece aleyhine verilen kararı temyiz ettiği, Y.. Y..’in bir yakınının arkadaşı olan katılan A.. Ç.. vasıtasıyla sanıkla tanıştığı, sanığın kendisini katılan Ayın ve onun vasıtasıyla tanıştığı katılan Y. E.’ye kendisini Cumhuriyet savcısı olarak tanıttığı, sanığın katılan Aydın’a Danıştay’dan katılan Y. E. lehine 1650 TL karşılığında karar çıkartabileceğini beyan ettiği, neticede bu iş için sanığın, Aydın aracılığıyla Y.. Y..’den toplam 2100 TL para aldığı, karşılığında Danıştay idari dava daireleri tarafından verilmiş gibi 14/12/2009 tarihli sahte bir kararı düzenleyerek Y.. Y..’e verdiği; katılan C.. K..’nin babası H.. K.. hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahat Eylemleri bürosunca 08/10/2009 tarihli ve 2009/682 sayılı, 23/10/2009 tarihli ve 2009/725 sayılı, 23/12/2009 tarihli ve 2009/922 sayılı kararlar ile idari para cezalarının

verildiği, 2009/929, 2009/852 ve 2009/1122 sayılı dosyalarda verilen bu para cezalarının kesinleştiği, aynı büroda görev yapan sanığın telefondan H.. K..’yi arayarak adliyeye çağırdığı, bunun üzerine H.. K..’inin oğlu, katılan C.. K..’nin kabahat eylemleri bürosuna gelerek sanık ile görüştüğü ve bir gün arayla 312 TL ve 480 TL’yi elden verip karşılığında sanığın düzenlediği tahsilat fişlerini aldığı, sanığın bu paraları tahsile yetkisi olmadığı halde sahte belgelerle tahsilat yapılmış gibi haksız menfaat temin ettiği sanığın bu suretle üzerine atılı dolandırıcılık, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, görevi kötüye kullanma suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda;
1- C.. K..’ye karşı dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak ;
TCK’nın 53/4. maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı maddenin birinci fıkrasında gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 120 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “120 GÜN”, “100 GÜN” ve “2.000 TL.” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 GÜN”, “4 GÜN” ve “80 TL” ibarelerinin eklenmesi; hükümde yer alan TCK’nın 53/1-e maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

2- B.. T.. ile Y.. Y.. ve A.. Ç..’a karşı yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçundan mahkumiyetine ilişkin hükümlerin incelenmesinde;
Sanığa isnat edilen her iki eylemin ayr ayrı 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen “dolandırıcılık” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.