Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/5729 E. 2015/8301 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5729
KARAR NO : 2015/8301
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Esas No : 2015/5729
Karar No : 2015/8301
Tebliğname No : 15 – 2012/160114
MAHKEMESİ : Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2012
NUMARASI : 2009/320 (E) ve 2012/125 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 20/01/2008

Dosya incelendi:
Sanık müdafiin yasal süresinden sonra yaptığı ve hükmolunan sonuç ceza miktarı itibarıyla da koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Ankara İlinde faaliyet gösteren Ş.. Mobilya Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi olan sanık M.. Ö..’ın suç tarihinden önce sahte olarak tanzim ettiği borçlusu şikayetçi H.. Y.., alacaklısı sanığın yöneticiliğini yaptığı şirket olarak gözüken her biri 1.000 TL tutarında 5 adet bonoyu katılan Türkiye H.. Ş..ne teminat senedi olarak tevdi edip, karşılığında kredi kullandığı, bu şekilde tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlayan sanığın üzerine atılı “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
1- Uyap sisteminden yapılan sorgulama neticesinde sanığın K.. N.. ve M.. Ö.. isimli müşterileri ile şikayetçi H.. Y.. adına düzenlediği sahte senetleri kredi almak için katılan T.. H..A.Ş’ne ibraz ettiği iddiası ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/170898 nolu evrakı üzerinden ayrı bir soruşturma yürütüldüğünün ve bu soruşturma neticesinde sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığının, bu mahkemece 2009/407 esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında atılı suçtan beraat kararı verildiğinin, bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 05/02/2014 tarih, 2012/15430 Esas, 2014/1887 Karar sayılı ilamı ile eksik inceleme gerekçesi ile bozulduğunun, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince bozma üzerine 2014/142 esas sayılı evrak üzerinden yeniden yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında bir kez daha beraat kararı verildiğinin, bu kararın da temyiz edildiğinin tespit edilmiş olması, diğer yandan sanığın aşamalardaki savunmalarında üzerine atılı suçu kabul etmediğini beyan etmesi, sanık müdafii tarafından ibraz edilen yazılı savunmalarda suça konu senetlerin kredi tahsisinden sonra bankaya ibraz olunduğunun iddia edilmiş olması, dosya içerisinde bulunan onaysız fotokopi niteliğindeki senet teslim mektupları incelendiğinde söz konusu senetlerin hangi tarihte katılan banka şubesine teslim edildiklerinin net bir şekilde tespit edilmemiş olması, katılan vekilinin de 22/06/2010 tarihli oturumda ilgili banka şubesinden edindiği bilgiye göre suça konu senetlerin katılan banka tarafından sanığa kullandırılan kredinin teminatını güçlendirmek için alındığını beyan etmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/142 esas sayılı dosyasının onaylı bir suretinin getirtilerek incelenmesi mükerrer dava açılıp açılmadığının tespit edilmesi, mükerrer dava açılmış ise davanın reddine karar verilmesi, açılan dava mükerrer değilse ilgili banka şubesine müzekkere yazılarak sanığın suça konu senetleri yeni bir kredinin teminatı olarak mı, yoksa daha önceden imzaladığı bir kredi sözleşmesinin teminatı olarak mı katılan bankaya ibraz ettiğinin, şayet sanıkla katılan banka arasında suç tarihinden önceye dayalı genel bir kredi sözleşmesi var ise sanığın söz konu senetleri bankaya ibraz ettikten sonra bu senetlere istinaden banka tarafından kendisine yeni bir kredi kullandırılıp kullandırılmadığının sorulması, ayrıca bankada mevcut kredi sözleşmesi, ayrıntılı kredi hesap dökümü, senet teslim makbuzu v.b. gibi belgelerin asıllarının ya da onaylı suretlerinin getirtilerek dosyaya eklenmesi, gerekirse sanıktan suça konu senetleri alan banka görevlisinin tanık olarak dinlenmesi ve sanığın söz konusu senetleri bankaya kendisinin vermediğini beyan etmesi, yine dosyada mevcut bilirkişi raporunda senetler arkasında ciro imzalarının sanığa ait olmadığının bildirilmesi karşısında senet teslim makbuzları altındaki imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilahare ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/03/1998 gün ve 6/8 – 69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı hususu da göz önünde bulundurularak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,
2-Kabule göre de;
a- 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde belirtilen nitelikli hallerde suçtan elde edilen haksız menfaati belli ise; TCK’nın 52. madde hükmü de gözetilmek sureti ile haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde temel adli para cezası aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca gün olarak belirlenerek artırım ve indirimler gün üzerinden yapıldıktan sonra, ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı 52/2. madde hükmü gereğince 20-100 TL arasında takdir edilecek miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken, sanığa atfedilen ve 5237 sayılı TCK’nın 158/1-j maddesine karşılığını bulan “nitelikli dolandırıcılık” suçunda elde edilen haksız menfaatin, sanığın hileli eylemleri neticesinde suçtan zarar gören banka tarafından sanığa tahsis edilen kredi miktarı olacağı da gözetilmeden ve bu miktar kesin bir şekilde belirlenmeden suça konu sahte çekler üzerinde yazılı bulunan paralar toplamı haksız menfaat miktarı kabul edilerek, doğrudan bu miktarın iki katı esas alınmak suretiyle uygulama yapılması,
b- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması ve ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 17/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.