Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/4795 E. 2015/7633 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4795
KARAR NO : 2015/7633
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/105242
MAHKEMESİ : İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/02/2012
NUMARASI : 2010/225 (E) ve 2012/28 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
SUÇ TARİHİ : 20/09/2007

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık S.. Y..’un katılan K.. T..’ın borçlu, açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen H.. K.. isimli kişinin alacaklı olarak gözüktüğü 06/02/2008 vade, 20/09/2007 düzenleme tarihli 180.000 TL bedelli bonoyu sahte olarak düzenleyip veya düzenlettirip, yine söz konusu senedi açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen H.. K.. ve K.. K.. isimli kişiler tarafından ciro edilmiş gibi gösterdikten sonra kendisi de ciro edip, İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2008/14858 esas sayılı dosyası üzerinden katılan aleyhine icra takibi başlattığı, ancak katılanın itirazı üzerine icra takibinin durduğu, sanık vekili tarafından katılan aleyhine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan itirazın iptali davasının da reddedildiği, bu şekilde sanığın suça konu sahte senedi ciro edip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu ve suça konu senet ile ilgili olarak kamu kurumu olan icra dairesi ile icra takibi yaparak katılana yönelik nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
Sanığın aşamalardaki savunmalarında suça konu senedi alacağına karşılık gelmek üzere İ.. İlinde oto alım satımı yapan ve kendisine borcu olan K.. K.. isimli kişiden aldığını, senette alacaklı ve ikinci ciranta olarak gözüken H.. K.. isimli kişinin de K.. K..’nın kardeşi olduğunu, vade günü gelince K.. K..’ya ulaşmaya çalıştığını, ancak ulaşamayınca söz konusu senedi ciro ederek senet borçlusu olan katılan aleyhine icra takibi başlattığını beyan etmesine karşın, K.. K.. ve H.. K.. isimli kişilerin kimlik ya da adres bilgilerini bilmediğini ileri sürdüğü, sanık ve müdafiinin yargılama aşamasında K.. K.. isimli kişiye ulaştıklarını, tanık olarak dinleteceklerini beyan etmelerine ve mahkemece kendilerine bu hususta müteaddit kez süre verilmesine rağmen, adı geçen kişinin duruşmada hazır edilmediği, kolluk marifetiyle yapılan araştırma neticesinde de, K.. K.. ve H.. K.. isimli kişilerin açık kimlik ya da adres bilgilerinin tespit edilemediği, yine sanığın K.. K.. isimli kişi ile arasındaki borç-alacak ilişkisini ortaya koyacak herhangi bir belge de ibraz etmediği, diğer yandan dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre; suça konu senetteki yazı ve imzaların katılanın eli ürünü olmadığı anlaşılmakla, sanığın sahte olarak tanzim ettiği ya da bir şekilde sahte olarak oluşturulmasını temin ettiği suça konu bonoyu, kamu kurumu niteliğindeki icra dairesi aracılığı ile senette borçlu olarak gözüken katılan aleyhine icra rakibine koymak suretiyle katılan zararına kendi yararına haksız kazanç temin etmek istediği, ancak katılanın yaptığı itiraz üzerine icra takibin durması nedeniyle sanığa herhangi bir ödemenin yapılmadığı, böylece sanığın üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçlarını işlediği kanaatine varılmış olup; buna göre mahkemenin sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine yönelik kabulünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, yukarıda açıklanan gerekçelerle tebliğnamedeki sanığın eyleminde dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı ve bu suçtan beraat etmesi gerektiğine yönelik görüşe iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının uygulanması zorunluluğunun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 03/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.