Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/4758 E. 2015/7061 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4758
KARAR NO : 2015/7061
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/88205
MAHKEMESİ : İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/02/2012
NUMARASI : 2011/548 (E) ve 2012/20 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 08/03/2011

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın taksi şoförü olduğu, olay tarihinde sanığın kuyumcu dükkanının önüne taksi çağırdığı, taksiye binerek katılana kuyumcu dükkanının kendisine ait olduğunu, elindeki zarfı göstererek bir yere altın götürüp geleceklerini söylediği, sanığın katılanı Kemeraltı semtine yönlendirdiği ve katılana beklemesini söyleyerek taksiden indiği, bir süre sonra tekrar gelerek 160 TL para lazım olduğunu, kendisinde euro olduğunu, dükkana dönünce katılana vereceğini söyleyerek para istediği, katılanın da 160 TL parayı sanığa verdiği, sanığın parayı alarak ortadan kaybolduğu, bu suretle atılı dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/06/2013 tarih ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan ve bu kriterler esas alınmadan, haksız menfaat miktarının 160 TL olduğu olayda, özellikle elde edilen yararın miktarı da dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine uygun bir şekilde bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, temel hapis cezasının 4 yıl adli para cezasına esas gün para cezasının da 4.000 gün olarak belirlenerek alt sınırdan ölçüsüz ve orantısız olarak uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.