Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/4741 E. 2015/7172 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4741
KARAR NO : 2015/7172
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/72037
MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2011/478 (E) ve 2011/653 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın araç satın almak için arkadaşı vasıtası ile tanıştığı sanıktan yardım istediği, sanığın da kimlik bilgilerinin tespit edilememesi nedeni ile soruşturma evrakı tefrik edilen Muhammed isimli şahısta satılık araç olduğunu söylemesi üzerine katılanın Isparta’ya geldiği, burada sanık tarafından Muhammed’in yanına götürülerek suça konu aracın satımı konusunda Muhammed ile 4500 TL karşılığında anlaştıkları, Muhammed’in katılandan aracın muayene masrafı için ilk başta 500 TL aldığı, daha sonra satış işlemleri için gerekli olan nüfus cüzdanının …………’daki ikametgahında olduğunu söyleyerek sanık ve katılan ile birlikte ………….’ya almaya gittikleri, Muhammed’in burada katılandan eve bırakmak üzere 2000 TL daha aldığı, tekrar birlikte Isparta’ya döndüklerinde sanığın katılan ve Muhammed’i cenazesi olduğunu söyleyerek otogarda bırakarak yanlarından ayrıldığı, daha sonra çay ocağında Muhammed’in katılandan alacaklarına verilmek üzere 1000 TL daha alarak, telefonunun şarjının bittiğini, şarj aleti alıp geleceğini söyleyerek katılanın yanından ayrıldığı ve bir daha da gelmediği, sanığın bu şekilde hileli eylemlerle katılanı kandırarak menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan olayda,
Sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1) Katılanın tüm aşamalarda “araç alımına ilişkin anlaşmayı kendisini Muhammed olarak tanıtan kişi ile yaptığını ve satın alacağı araç bedeli olarak

yine bu kişiye 4.000 TL para verdiğini beyan etmesi ve sanığın tüm aşamalarda “katılana arkadaşının yönlendirmesi üzerine araç alımı konusunda yardımcı olduğunu, katılanın Muhammed isimli kişi ile araç satımı konusunda anlaşma yaptığını, kendisinin olaya her hangi bir dahlinin olmadığını belirterek suçlamayı kabul etmediğini” beyan etmesi ve verdiği temyiz dilekçesinde katılan ile aracın satımı konusunda pazarlık yapan ve para alan kendisini Muhammed olarak tanıtan kişinin gerçek adının R. A. olduğunu belirtmesi ve bu kişiye ait ikametgah adresi ve cep telefonu numarasını vermesi karşısında, sanığın kendisini Muhammed olarak tanıtan kişi ile birlikte hareket edip etmediği ve gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle R. A.’ün duruşmaya çağrılıp bu aşamada tanık sıfatı ile beyanının alınması ve katılan ile mümkünse yüzleştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde fotoğraf üzerinden teşhis yaptırılması ile katılan ile aracın pazarlığını yapan ve para alan kendisini Muhammed olarak tanıtan kişinin R. A. olup olmadığı konusunda tespit yaptırılması, yapılan tespit sonucu katılana kendisini Muhammed olarak tanıtan kişinin R. A. olduğunun anlaşılması halinde R. A. hakkında da yöntemince dava açılmasını sağlayıp, her iki dosyanın birleştirilmesi ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,
2) Kabule göre de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi Kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, adli para cezasının alt sınırın üzerinde “150” gün olarak tayin edilmesi,
3) Gün olarak belirlenen adli para cezasının bir gün karşılığı miktarının 5237 sayılı TCK’nın 52/2 maddesi uyarınca takdir edilmesiyle yetinilmesi gerektiği halde, uygulama yeri olmayan 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
4) Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Burdur Asliye Ceza Mahkemesi’nin karar numarasının 2006/286 olduğu halde, 2006/686 olarak belirtilmesi,
5) TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen ve Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının uygulanmasında yasal zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.