Yargıtay Kararı 23. Ceza Dairesi 2015/4637 E. 2016/169 K. 12.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 23. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4637
KARAR NO : 2016/169
KARAR TARİHİ : 12.01.2016

Tebliğname No : 15 – 2013/241086
MAHKEMESİ : Konya 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2011
NUMARASI : 2011/20 (E) ve 2011/567 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
SUÇ TARİHİ : 25/12/2009

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın, sanıklar tarafından sözde evlendirme vaadi ile ismini Ayşe olarak belirttikleri sanık Fatma ile görüştürüldüğü ve sanıkların nikahtan önce katılana alışveriş yaptırdıkları altın ve kıyafet aldırdıkları, borçlarını ödettirdikleri, benzin aldırdıkları ve sonrasında katılanı arabadan indirip ortadan kayboldukları, bu suretle sanıkların haksız menfaat temin ettiği iddia edilen olayda;
Tüm dosya kapsamına göre; sanıkların, en başından beri evlendirme niyeti taşımamasına rağmen katılanı bu duruma inandırıp menfaat temin etmek şeklindeki eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık Erol müdafiinin, sanıklar Ata’nın ve Fatma’nın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
1)Sanıklar hakkında belirlenen temel gün adli para cezasının, para cezasına çevrilmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
2)TCK’nın 53/1-c, 53/3 maddeleri uyarınca velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun sanığın alt soyu bakımından koşullu salıverme tarihine kadar olabileceğinin gözetilmemesi ve TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 E, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle bu husus,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Erol müdafiinin, sanıklar Ata’nın ve Fatma’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün ilgili kısmına “TCK’nın 52/2 gereğince” ibaresinin yazılması, ayrıca hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp, yerine, “Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 E , 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.